Gönderi

"Dünya haritasını aç!" Açtım. "Asya'nın en doğu noktasını bul!" Hondo Adasının en doğusundaki küt burnu gösterdim. "İşaretle!" İşaretledim. "Şimdi de Amerika'nın en batı noktasını göster!" Çabucak gösterdim. "Alaska Yarımadasının şu sivri burnu." "Aferin. Şimdi bu iki noktayı bir çizgiyle birleştir!" Birleştirdim. "Şimdi sıra Avrupa'nın en kuzey noktasına geldi." "İşte, Kuzey Buzdenizi'nin en kuzeyindeki şu adacık, dayı." "Güzel. Şimdi aşağıya kay, Afrika'nın en güneyindeki nok- tayı da işaretle bakayım." İğneler Burnu'nu işaretledim. "Çek bir çizgi, bu iki noktayı da birleştir!" Birleştirdim. Gözlerim faltaşı gibi açıldı. Çizgiler tam İstanbul'un üzerinde kesişmişti. Dayım bir sihirbaz gibi güldü. "İstanbul bu işte! Dünyanın merkezi. Tarihin dörtyol ağzı. İnsanların harman olduğu yer. İstanbul’un birçok adı vardır. Bence en anlamlısı, Ümm-ü Dünya, yani Dünyanın Anası. Bakırköy, bu ananın has kızıdır!" Ben de Bakırköy’de iki evin bir kuzusuydum.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.