Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

366 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Anlamı Kelimeye Zorlamak
Etiket, bir şeyi nitelemesi açısından mühimdir. Etiket sayesinde o nesnenin değeri için uzun uzadıya sil baştan anlatım gerekmez ancak o niteleme üzerinden bir beklenti de meydana gelmiştir. İşte bu kitap da ödül etiketi olan kitaplardan. 2010 yılı Oğuz Atay Roman Ödülü’nü kazanmış. Bu beklentiyi karşılayabilirse, bu belli bir teveccühü kazanmak anlamına da geliyor. Bunun yanında bir de romanın girişi: “Doktora gittim bir köpek öldürebileceğimi söyledim. Bu günlerde bir köpek öldürebilirim, bunu yapabilirim ve bu beni endişelendiriyor, endişelenmeli miyim sizce, dedim.” diye başlıyorsa okur bu beklentinin yanına, “acaba nasıl bir şeyle karşı karşıyayım” merakını da ekliyor. Bir roman, bu çağı anlatan bu çağın romanı olursa elbette ki temel izlekleri; yalnızlık, yabancılaşma ve varoluş problemi olacaktır. Hele de Oğuz Atay Roman Ödülü’nü kazanmışsa, romanın baş karakterinin, tıpkı Tutunamayanlar’ın Turgut Özben’ i gibi bilinç akışıyla roman boyu kendi kendiyle çekişmesi normal olacaktır. Evet, baş karakterimiz (biraz Yabancı’nın yabancı Meursault’ u biraz da varoluş Bulantı’ sı duyan Roquentin ama tamamıyla farklı, özgün bir kurguyla) delilik sınırlarında epey gezdiği için anlama ve anlamlandırma probleminden muzdarip. Delilik, tam da gerçekle bağların koptuğu yerde başlar ya hani, olmayanı, olana yormakla… İşte karakter de böyle yapıyor; kendi kurmacasındaki fantezi dünyayı, bir üst kurmaca yaparak kendi gerçeğine dönüştürüyor. Böyle olunca tabi insanın bütün parametreleri değişir. Hatta karısı bile ona yabancı olacaktır. “Gülümsedim karımın kahverengi gözlerine. Yeşil de olabilir.” Bu durumun, Yabancı romanın girişindeki o çarpıcı durumdan pek bir farkı yok. “Annem ölmüş bugün. Belki de dün, bilmiyorum.” Günlük hayatta zihni çok hızlı çalıştığı için insanın, saniyede sayısız düşünce gelip geçer aklından. Bunları yazıya dökmek hele de okumaya çalışmak nasıl olurdu? Tabii ki epey yorucu olacaktır. İşte bu romanı da yorucu ve zor kılan şey bu. Zihin gevezedir. En iyi olanı alternatifleriyle ortaya koyup optimizasyonu sağlama görevinden dolayı buna mecburdur da. Kendi müthiş yalnızlığından dolayı zihnini ortaya koyan başkarakterin bu “zihin gevezeliği” okuru hayli yoruyor. Bir de kültür-edebiyat dergilerinden tanıdığımız, kavramları sorgulamaya ve açıklama dilini kullanmaya düşkün olduğunu bildiğimiz Güray Süngü ‘yse bu kurmacayı kuran… Çünkü yazar, “insan içe doğru konuşur, dışa doğru susar halbuki” diye düşünüyor, karakteri de bundan dolayı içe doğru epey konuşkan. Özgürlük, var olma ve anlam ekseninde mantık ve felsefenin döndürüldüğü dolambaçlı cümlelerle bezenmiş bir üslup var ortada. Bu üsluba alışabilir ve tüm o uzun düşünce rüzgarına tahammül edebilirseniz özgün ve farklı bir karakter ve hikâyesi ile karşı karşıyasınız. Üç katmanlı bölümden oluşan roman, bölüm isimleri itibariyle zahiri bir yükselişi imliyor olsa da bu aynı zamanda roman karakteri M. ‘nin de özgürlük, anlamlandırma ve bilinç düzeyinde de yükselmesine işaret ediyor. Gittikçe her şeyi anlamlandıran karakter, zaman boyutuna hükmetme özgürlüğünü de elde ederek lineer zaman yapısını bozup kurgu içerisinde pervasızca gezinmeye başlıyor. Böylece romandaki zaman mefhumu sarmal döngüsel bir hal alıyor. Karakter değiştirdiği bu düzenle yazarını kutsamaya çalışıyor. Çünkü kendi yabancı, münzevi, sade ama zor yaşam hikâyesini, anlamı, kelimeye zorlayarak sürdürmeye çalışan yazara, kurgusuna müdahale ederek kişiliğinden taviz verdirip adeta “beni siz delirttiniz!” haline getirmişlerdir. Bu kitaptan, daha evvel hiçbir kitaptan paylaşmadığım kadar alıntı paylaştım (ki daha altını çizip de paylaşmadıklarım da var). İnceleme sonunda da bu alıntılardan bazılarını veriyorum ki alıntılar sayesinde bu karakterin niteliğini ve haleti ruhiyesini anlayabilmenin yanı sıra, kitaptaki felsefeden bir parça esintiye de vakıf olmak mümkün olacaktır. Her ne kadar yazar kitabında “Romanın içinde söylenen hiçbir kelime boşa değildir” dese de Güray Süngü’ye, kitabın ortalarında lafı bu kadar dolandırdığı, beni yorduğu ve uğraştırdığı için hayıflandım. Ancak sonrasındaki meseleleri bir bir açıklığa kavuşturması, keskin zekâsı ve böyle bir kurguyu oluştururken gösterdiği sabır, çektiği sancı ve emeğe büyük saygı duydum. Bu kitap dikkate alınması, haberdar olunması gereken bir kitap, sonunda da buna karar verdim. “Ağrıyan aklımdan irinler sızıyor… ve buna kelime diyorsunuz… ah siz…” Kurgu içerisindeki bir denklemi değiştirerek yeni bir denklem kuruyorum ve diyorum ki; yazarı size sunduklarının estetiği ile tanımlarsınız. Daha evvelki okuduğum çıldırmanın sınırlarında gezinen öykü kitabında ( #29220820 ) görüşememiştik Süngü’nün ifadesiyle. Çünkü bu kitabında dediği gibi görüşmek, iki tarafın da birbirini görmesiyle olur. Ben onu öykü kitabında tam olarak görememiştim. Ama sanırım şimdi görüştük, öyle mi Güray Süngü? #32780222 , #32782354 , #32826977 , #32827054 , #32849364 , #32860903 , #32861302 , #32895308 , #32934192 , #32934348
Düş Kesiği
Düş KesiğiGüray Süngü · Okur Kitaplığı · 2013774 okunma
··
1.140 görüntüleme
Burak okurunun profil resmi
Bu tür kitapları okuyup sonrasında yapılan bu güzel incelemeleri okumak o kadar keyifli ki... Sizin incelemeniz de kitabın hakkını veren türden bana göre. Emeğinize sağlık. :)
Emin K. okurunun profil resmi
Çok teşekkürler, söylediklerimin anlaşıldığını görmek ve bir de kitap sonrası o keyfi birlikte yaşamak... İşte bu da eşsiz bir kazanç :)
3 sonraki yanıtı göster
zeyneb okurunun profil resmi
Düş Kesiği Güray Süngü'nün en merak ettiğim ama okumaya bir türlü cesaret edemediğim kitabı. Belki Oğuz Atay roman ödülü alması ve bilinç akışı tekniğiyle yazması sebebiyle bu kanıdayım. Öykülerine yazdığı dergilerden aşinayım ama roman dili çok çok ayrı bir lezzetmiş. Şu an okuduğum Mehmet'i Sakatlayan Serçe Parmağı'nda hissettiğim bu. Aslına bakarsanız o da aynı teknikle yazılmış ama aktı gitti bende roman. Bu sebeple Düş Kesiği'ni okumak için artık daha bir hazır hissediyorum kendimi, yazdıklarınızın da buna epey katkısı olduğunu söylemeliyim. Güray Süngü'nün kafasını tanımak adına çok değerli bir inceleme olduğunu düşünüyorum. Düşüncelerinize, emeğinize sağlık.
Emin K. okurunun profil resmi
Ben cesaret ettim çünkü bilmiyordum. Bilmemenin cesareti ve gücüyle başladım okumaya :) Kitap biraz sabır ve ilgi istiyor baştan uyarayım yani biraz ısrar edip o iklime girmek gerekiyor, ikinci kısımdan sonra zaten çözüm başlıyor roman akıyor. Ben, teşekkür ediyorum, o cesareti ve hevesi verebildiysem ne mutlu. Okuyun bakalım fikriniz ne olacak :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Gökçe okurunun profil resmi
İncelemenizi kitabı okuduktan sonra daha ayrıntılı okuyacağım şimdilik sadece teşekkür etmekle yetiniyorum hem incelemeniz hem de etkinliğe katıldığınız için. :)
Emin K. okurunun profil resmi
Rica ederim, bu kadar G. Süngü sevgisi olan birisi olarak bu kitabı atlamış olmanız ilginç. Bu kitabı okuma planınızda öne almalısınız bence :)
7 sonraki yanıtı göster
Zeyneb Öztürk okurunun profil resmi
1k da okudum sanırım; Güray Süngü'yü Ömer Faruk Dönmez'e benzetiyorlardi. O yüzden ertelemistim hatta okumam diyerek ama hem incelemeniz hem de alıntılar çok farklı geldi bana????? Bir de o kadar emek vererek yazmışsınız, daha cok kişinin istifadesi için arada tekrar tekrar paylaşacağım müsadenizle...:)
Emin K. okurunun profil resmi
Ömer Faruk Dönmez'in Hamza'sını okumuştum, diğer kitapları hakkında malumatım yok. Güray Süngü'nün de dört kitabını okudum daha evvel. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Konuları ve kullandıkları dil çok farklı. Güray Süngü daha çetrefilli bir dil ve kurgunun peşinde. Çoğunlukla da bilinç akışına başvuruyor ve zekasını göstermeyi de seviyor. Bu kitabı diğerlerinden bayağa farklı, daha zor bir kitap. Eğer bir gün niyet ederseniz başlamaya, o kitap bu kitap olmasın derim :) Kış Bahçesi iyi bir başlangıç olabilir okuduklarım arasında. Estağfirullah, müsade sizin :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.