Öyle yazarlar vardır ki, yazdıklarını değerlendirmek için, onların yaşam öykülerini ve özel kişiliklerini ayrıntılı olarak bilmesek de olur. Hatta bu yazarları çok beğensek de, nasıl yaşadıklarını, ne biçim insanlar olduklarını ayrıca merak etmeyebilir, yazdıklarını okumakla yetiniriz sadece. Buna karşılık, sanki sofralarında oturmuş, sohbetlerini dinlemiş, dostluklarından yararlanmış gibi, içli dışlı, garip bir ilişki kurduğumuz kimi yazarlar da vardır.