Hasretle çıkıyorken dağdan yokuş yukarı,
O açık alnı çekme sılanın rüzgarından!
Bak, kurtulan yurdunun taşları, toprakları,
Ayağını öpüyor yırtık çarıklarından...
Çanta bağlı sırtını şu mağrur taşa yasla;
Şen zafer türküleri çağlasın gür sesinden!
Kız dudakları öpen şu ince bakır tasla
Kana kana bir su iç sılanın çeşmesinden!..
Esirgeme hemşerim, barut sinmiş göğsünü;
Şu buğday kokan hava dolsun ciğerlerine!..
Ak saçlı anneciğin bekliyorken bu günü
Kaç kere ağlayarak el açtı tanyerine!..
Kopmuş, çolak kolunla uzamış saçlarınla,
Al mintana damlayan şu sevinç yaşlarınla
Seni tanıyamazsa nur topu yavrun Mehmet
Şu başları dumanlı dağlar tanırlar elbet!..
Gün sönerken üstünde başaktan bir denizin,
Dönüyor evlerine düvenden gelen kızlar;
Bütün seni bekliyor gökte saklı yıldızlar,
Sevin, koçyiğit sevin, göründü köyceğizin!..