Gönderi

Bakışın kendini gör­mesi, gören bedenin de onlara dahil olduğu şeyler üzerinden gerçek­leşir. Şöyle de söyleyebiliriz: Beden, gördüğü şeyde kendi görünür­lüğünün farkına varır. Onun şeylerle akrabalığını kuran da, kendinde taşıdığı bu görünürlüktür zaten. Yine bu sayededir ki bakış ile şeyler arasında önceden kurulmuş bir uyum vardır. Bakış, bu uyumun mi­rasçısıdır bir bakıma. Bu söylenenlerden, gören ile görülen arasında bir özdeşlik olduğu sonucu çıkarılmamalıdır. Nasıl dokunan elime dokunamıyorsam ve yine nasıl görünür ile dokunulur arasında bir çakışmazlık varsa, gören ile görülen de, aralarındaki karşılıklılık ve geçişimliliğe rağmen, fark ile birbirlerinden ayrılmışlardır. Şeylerin kendilerini görürken, aynı zamanda onlardan uzaktayızdır. Şey­lerle aramızdaki bu mesafeyi oluşturan da, tenin kalınlığıdır. Fakat bu uzaklık ve yakınlık, Merleau-Ponty'ye göre, birbirlerinin karşıtı ol­maktan çok, eşanlamlıdırlar. Gören ile görülen şeyi birbirine bağla­yan ten, hem şeyin görünürlüğünü hem görenin bedenselliğini kuran­dır. Dolayısıyla ten, beden ile dünya arasında bir engel değil, ikisinin birbiriyle iletişimini olanaklı kılandır.
·
21 görüntüleme
Hakan okurunun profil resmi
Zeynep Direk' in radyo programları da çok hoştur.Merleau-ponty 'le ilgili bir bölümü de vardı
1 önceki yanıtı göster
tabula rasa okurunun profil resmi
Hiç duymamıştım, teşekkürler, dinlerim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.