Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

112 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Deneme en basit tanımıyla seçilen herhangi bir konu üzerinde kesin yargılara varmadan, kişisel görüş ve düşüncelerin serbestçe anlatıldığı yazı türüdür. Okuduğum kitap, "Gene Yalnızlık", Nurullah Ataç'ın 50'li yıllarda yazmış olduğu denemelerinden oluşan bir derleme. Çoğumuz lise yıllarında, sınav telaşesi içinde Nurullah Ataç'ın ismini duymuşuzdur, kendisi denemeleriyle olduğu kadar eleştiri türündeki yazıları ile de tanınan bir yazar. Gene Yalnızlık'ın bir deneme kitabı olduğunu belirttim. Fakat okurken beni en çok dürtükleyen noktalardan biri tüm yazılarda kendini çeşitli dozlarda hissettiren eleştirel dildi. Ataç'ın denemelerindeki yoğun eleştirel hava, denemenin yumuşak başlı halini sivrilten, yönlendiren bir durum. Kendimce bunu çok özel buldum. Çünkü kim var, çevresini analiz edip, nedenleriyle açıklayıp, kendince bir gelgitte yürüyebilen? İşte aklımın ermediği noktalardan biri de bu oldu: Tüm bu eleştirel havasına rağmen yazılardaki denemesel yön, eminsizlikle/ gelip giden, dönen, kendi kendini çürütebilen haliyle geliyor. Nurullah Ataç bunu o kadar insani bi' dille ifade ediyor ki yazılarında... Benim sevgili okurum, diyor, bana inanma, ben de bir insanım. Günlerin kendisine getirdiği herhangi bir fikri ortaya koyuyor önce. Sonra bize fikrini açıklıyor. Samimiyet kısmı çok ayrı ve zaten onu aşmış biri Ataç. Mesele fikrin, düşüncenin cümlelerle parça parça; kelimelerle lime lime edilmesi, bunun eleştirel bi' düzlemde yapılması olayı. Ve tüm bu işlemler buyurgan olmayan, yumuşak, kesinlikten son derece uzak, konuşma havasındaki bir dille yapılıyor. Peki keskin yönü yok mu Ataç'ın? Elbette var. Savunduğu fikri nedenleriyle öyle net, açıklıyor ki, düşüncenin sivrilişine resmen tanık oluyorsunuz, hatta siz de sivrilmeye başlıyorsunuz. Nurullah Ataç, okurunu gözeten, sayan biri. Sık sık sevgiyle sesleniyor okuruna ve aklının en ücra köşelerinden gelen ufacık fikirleri esnetip, salt soyut görünen halinden cümlesel somutluğa büründürüyor. Sonra da kendi özgün tarzında, farklı noktalardan karşılaştırarak düşünüyor. Cümleleriyle düşünüyor ve bu düşünüş her ne kadar denemesel nötrlükte, yoğun olmayışta ve gelgitteki halde olsa da, olayların nedenlerini-sonuçlarını gözeten eleştirel bir düzlemde gelişiyor. Ataç'ın denemenin eminsiz haliyle, eleştirinin ısırgan halinin iç içe geçtiği, münhasır bir uyum ve denge yarattığı, özgün bi' tarzı var. Bu yüzden çokça ilginç buldum; denemenin başkaldıran hali var Ataç'ta, sakinliğinde, en ılımlı cümlelerinde dahi bi' sorgulama ve inceleme var. Kafasına göre olmayan, esnek, kişisel ve içten dışa giden bir sorgulama hali. Bunu çok sevdim ben! Deneme türünün öznel, soyut ve "havada" görünen hali, eleştirel yönle somut, toplumsal yaklaşımlı, sert duruşlu bir hale geliyor. Beni dürten diğer noktalardan biri de esneklik oldu. Ataç ne eleştirisi yaparsa yapsın, asla tutuculukla yaklaşmıyor olaylara ve fikirlere. Çünkü düzlemi düşünüş ve ele alışı, irdeleyişi soru boyutuyla desteklediği için o kıymetli fikirsel elastikiyet asla eksik olmuyor onun yazınında. Kendimce bunları gördüm ben. Samimiyet kısmına gelirsem, asla bitiremem bu incelemeyi. Yazıların düşünme eylemini an be an ifade ettiği bu denemeler Ataç'ın son derece sempatik, duyarlı biri olduğunu hissettirdi bana. Kararsız, gelgiti bol fakat eleştiriye son derece hakim olan bu kalemi sevdim ben. Özgünlüğe ve ayrıntıya doymak isteyen herkese Ataç'ın bu deneme seçkisini öneririm.
Gene Yalnızlık
Gene YalnızlıkNurullah Ataç · Yapı Kredi Yayınları · 2022701 okunma
··
700 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Elinize sağlık, O okul yıllarında denemede nasıl akla akla Montaigne geliyorsa, eleştiri denince de - herhalde göz önünde fazla örnek olmadığı için- Nurullah Ataç'ın ismi geçiyordu. Günlerin Getirdiği diye bir de kitabı vardı galiba- incelemede rastlayınca aklıma geldi. Çok güzel bir şekilde açıklamışsınız yazılardaki o eleştirel olmasına rağmen okuyucuyu saran, samimi ve esnek yapıyı. Ben de severim benzer uslüpları, ama okuyucuların bir kısmı eleştirilerde ya da benzer yazılarda o bahsettiğiniz elastikiyeti tercih etmez. Özellikle fikir eseri olarak addettikleri şeylerde kesinlik ister bu okuyucu güruhu. Yine okulda gördüğümüz o köşe yazılarından , makale ve fıkralar yıllarca gazetelerde boy göstermişken , denemelerin fazla tutulmamasının sebebi de budur belki. Kitap yazan , ya da gazeteden kendisine seslenenler tutarsız olamaz onlara göre. Neyse sözün özü, özgünlüğünü koruması açısından da önemli birisi Nurullah Ataç, teşekkürler tekrar bu güzel tanıtım için.
meltem şen okurunun profil resmi
Öncelikle teşekkür ederim. Yazdıklarınıza kesinlikle katılıyorum. Ve evet, bu irdelenmesi gereken başka bir konu; niçin fıkra ve makaleler çokken denemeler az yer alır? Belki de bu ifadenizdeki gibi Ataç kadar dengede olamayıştan, yoğunluğun taraflı yönlere kaymasından ileri geliyor olabilir. Yine de kabalıklarla, haksızlıklarla dolu günümüzün, deneme türünde gelişmesi açısından bir çıpa olabileceğine inanıyorum ben. Umarım günümüz aktif, tepkili, duyarlı yazarlar yetiştiriyordur...
1 sonraki yanıtı göster
Necip G. okurunun profil resmi
Meltem her zaman olduğu gibi her cümlesi dolu dolu bir inceleme yazmışsın. Nurullah Ataç da yine ülkemizde ortaokul-lise dönemine kilitlenen yazarlardan biri. Fırsat buldukça dikkat çekmeye çalışıyorum. Bu tip yazarları biz zaten lisede okuduk diye terk etmemek gerekiyor. İncelemen bu açısan da önemli katkı sağlamış... Ellerine sağlık... Sevgiler...
meltem şen okurunun profil resmi
Size katılıyorum. Başlıklarla geçilen, birer cümleye indirgenen nice harika yazar var ve onları ancak okuyunca anlayabiliyoruz. Düşünceleriniz için teşekkür ederim :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.