“Cânım Efendim,
Bilseniz ne kadar severim “cânım” demeyi. Ca’yı şöyle uzatarak... Kısaca söylemenin de bir zevki, bir tatlılığı vardır, bilirim, ama “caaanım” demek daha hoşuma gider benim. Nasıl anlatayım? daha bir âşıkça oluyor, hani “âşık” denince bir de şair anlaşılıyor, işte o mânada, daha doğrusu iki mânasıyla birden. Benim durup dururken: “Cânım...” dediğim de olur.
Toplum hayatındaki kişiler birbirlerinden samimilik beklemezler, terbiye beklerler, nezaket beklerler, birtakım kurallara uyulmasını isterler. Mürailik edeceksiniz, düşünmediğinizi, inanmadığınızı söyleyeceksiniz demiyorum, ama aklınıza geleni şöyle iyice bir tartmadan söylemeye hakkınız yoktur. Yeryüzünde bir başına değilsiniz, başkalarının zevkini, hatrını da gözetmeniz gerekir.
Nurullah Ataç, eleştiri ve deneme alanı dışında hemen hemen eser vermeyen sayılı yazar ve şairlerden biridir. Eserlerinde yabancı kelimeleri kullanmamış, dilde sadeleşmeyi savunmuştur. azı yazılarında arı Türkçe kullandığı için anlaşılmaz olarak eleştirilmiştir. Okurlarına çok samimi yaklaşan bir yazar. Deneme okurlarının zevkle okuyacağı bir eser diyebilirim.