Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

114 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
“GELECEĞİ ELİNDEN ALINAN ADAM”IN SON ÇIRPINIŞLARI: EYLEMBİLİM
Ahmet Erhan, “Yarasanın 21 Şiiri”nde “Mesela alfabenin 14. harfinde ölmek / Yarım kalmış bir ansiklopedinin sayfalarında kalmak / Adamım, / Kendini kıran bir dal kadar yalnızım” diyerek yarım kalmak üzerine düşündürür bizi. Üstat Yahya Kemal de “Bir tel kopar ve ahenk ebediyyen kesilir” dizesiyle insanın bitmek bilmeyen trajedisine dikkat çeker. Öyle ya ölüm varsa sanatkârın sonsuza kadar sanat eseri üretmesinden söz edilebilir mi? Ölüm zorunlu bir yarım bırakıştır son kertede. Bir de yaşarken, nefes alırken, hala vaktimiz varken ve hayal kurabiliyorken vazgeçtiklerimiz, yarım bıraktıklarımız var ki böylesi çok daha trajiktir kanımca. Nikos Kazancakis’in “Zorba” romanında, o sıradışı ve gözüpek kahramanı Aleksi Zorba’ya söylettiği şu cümleler böylesi bir yarım kalmayı zihnimize kazır: "Dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir, bilir misin? Yarım işler, yarım konuşmalar, yarım günahlar, yarım iyiliklerdir. Sonuna kadar git be insan, avare et ve korkma! (s.261) Oğuz Atay da “Eylembilim” romanını “telin kopması ve ahengin ebediyyen kesilmesiyle” yarım bırakmıştır. Ancak onun da yaşarken yarım kalmışlıkları yok mudur hayatında? Vardır elbette, olmasa “Eylembilim” romanının kahramanına şu cümleleri kurdurtmazdı herhalde: "Yarım kalmış, gerçekleştirilememiş hayallerimin hüznünü yaşıyordum."(s. 61) “Eylembilim”, Oğuz Atay’ın ölümünden sonra yayımlanmış yarım kalmış romanıdır. Atay bu romandan ilk kez Günlüğünde 1976 yılının mart ayında söz eder. Bundan sonra eylül ayına kadar Eylembilim’in bahsi geçmez. Eylembilim, 1987 yılında Oğuz Atay’ın Günlüğüne ek olarak yayımlanır. Ancak daha sonra kızı Özge Atay’a, üstünde gönderenin isminin olmadığı, posta ile gönderilen bir paketin içinden Eylembilim’in 74 sayfalık kayıp bölümü çıkar ve roman 1998 yılında “Eylembilim” adıyla ayrı bir kitap olarak basılır. (Ben Buradayım, s.526) Böyle gizemli bir yayımlanma hikayesine sahip bir romandır Eylembilim. Eylembilim romanında tıpkı "Tutunamayanlar" romanında olduğu gibi çerçeve hikaye tekniğini kullanır Atay. Romanın kahramanı Prof. Server Gözbudak’ın ölümünden sonra(roman yarım kaldığı için biz bu ölümü göremeyiz) Server’in bir hanım arkadaşı onun hatıratını avukatı Dilaver Kavas’a teslim eder ve Dilaver Kavas da önemli gördüğü bu notları yayımlamaya karar verir. Romanın girişinde Avukat Dilaver Kavas’ın bu hatıraların yayımlanma sürecine dair yaptığı açıklamalar yer alır. Server Gözbudak’ın kurmaca hatıratı ise kitabın 17. Sayfasında şu cümlelerle açılır: “Bir insan -özelllikle benim gibi bir insan- ne zaman yazmaya başlar? Daha doğrusu, ne zaman onun için, yaşadıkları, hissettikleri, düşündükleri artık ifade etmekten kaçınamayacağı bir yoğunluğa ulaşır?" (Yazının bundan sonrası kitabın içeriğine dair bilgi içermektedir!) Server Gözbudak bir üniversitede profesördür. Görünüşte; evli ve iki çocuk babası, kendi halinde bir adamdır ancak bu sıradan adam Oğuz Atay’ın derin psikolojik tahlilleri ve  yaşadığı ikilemlerin tesiriyle dikkat çekici bir kahramana dönüşür. Roman, yoğun biyografik detaylar içermektedir. Oğuz Atay, 1960 yılında girdiği İDMMA(İstanbul Devlet Mühendislik Mimarlık  Akademisi)’da, beyin tümörü teşhisiyle Londra’ya tedaviye gideceği 1976 yılının aralık ayına kadar öğretim üyesi olarak çalışmıştır. 1968-1977 yılları arasındaki dönem aynı zamanda Türkiye’nin, bilhassa üniversitelerin en karışık, en kanlı olaylarının yaşandığı zorlu bir dönemdir. (Ben Buradayım, s.502-503)Atay da bu süreçte, detayları bu yazının sınırlarını aşacak pek çok olaya şahitlik etmiş, tercihleri olan, dik duruşlu bir aydın olarak da epeyce yıpranmıştır. İşte “Eylembilim” onun tüm bu şahitliklerinin dökümü olan, ancak hastalığı ve ölümü ile tamamlanamayan bir romandır. Romanın ismi eylembilimdir. Zira o dönemde üniversitelerde eylem, bilimin önüne geçmiştir. Romanın kahramanı Server Gözbudak bu durumu şu cümlelerle özetler: “Kurulun profesör olduğumu bana bildirdiği gün yaptığım gibi karımın boynuna sarılıp, karıcığım ben 'eylembilimci' oldum, hem de intikam kılıcı nişanı aldım diyemezdim ya. Çok tuhaf olurdu."(s.55) Server Gözbudak da pek tabii ki bu eylemlerden nasibini alır ve hiç istemediği halde anlık bir kararla yaptığı bir konuşma sonrasında kendisini öğrenci çatışmalarının orta yerinde ve birtakım profesörlerin hedefi haline gelmiş halde bulur.  Roman, Server Gözbudak’ın bu çatışma sonrasında yaşadıklarını anlatır. Romanda Oğuz Atay’ın diğer romanlarında olduğu gibi tersine bir isim sembolizasyonu vardır. Server Gözbudak -soyadının aksine- gözünü budaktan sakınmayan cesur bir adam değildir. Korkuları, yoğun iç çatışmaları olan, çekingen bir adamdır, hayatında yaptığı tek eylem olan konuşma da absürd bir şekilde sonuçlanır. “Eylembilim” romanı, Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” ve “Tehlikeli Oyunlar” romanları kadar yoğun modern ya da postmodern ögeler içeren bir eser değildir. Daha geleneksel bir yapısı vardır, olaylar kronolojik bir düzlemde ilerler. Ancak yine de postmodern romanın önemli anlatım tekniklerinden olan üstkurmacaya (kısaca yazarın romanın yazım sürecini okurla paylaşması) eserin pek çok yerinde rastlanır: "Bilinçaltı gözlemcilik diye bir şey mi var yani? Neyse amacım olanları, gerçeğe uygun bir biçimde anlatmaktır. Zaten, duyduğuma göre, modern yazarlar öyle yapıyorlarmış, onları okurken okuyucuya çok iş düşüyormuş. Ancak benim bu kadar ince düşünceler içinde olmadığımın ve amacımın, doğru ve tarafsız bir anlatıcı olmaya çalıştığımın bilinmesini isterim."(s.56) "Böyle olmayacak. Kendime uygun bir anlatım yolu bulmalıyım. Acaba biraz roman mı okusam?"(s.58) Yine postmodern romanın olmazsa olmazlarından biri olan metinlerarasılık da romanda teknik olarak kullanılır. Nazım Hikmet’in meşhur şiirinin bir bölümü metinlerarasılık yöntemiyle romanın dokusu içindeki yerini alır: "Güzel günler göreceğiz Çocuklar, Güzel günler göreceğiz, Motorumuzu hür maviliklere süreceğiz Çocuklar, Hür maviliklere süreceğiz."(s.102) Yine Fuzuli’nin Gazel’inde geçen “Dert çok, hem dert yok; düşman kavi, talih zebun”(s.102) dizesi de metinlerlarasılık yöntemiyle romana dahil edilen bir başka metin kesitidir. “Eylembilim” romanının asıl çıkış noktası, Oğuz Atay’ın hemen bütün eserlerinde kafa yorduğu aydın sorunsalıdır. Atay, bu romanında oklarını üniversitedeki akademisyenlere yöneltir. Romanın kahramanı Server Gözbudak’ın çevresindeki profesör ve asistanlar onun ironi yüklü tespitlerinden nasiplerini fazlasıyla alırlar. Sözlerine “Ben Paris’te” diye başlayan fakat Paris’e dair anlattıkları şehrin temizliğinden öteye geçmeyen Refik Bey, “hiç kitabı olmayan, kitabın icadından önce profesör olmuş” cahil bir akademisyendir. Atay, “Gerçi müzeler de temizdi, ama Refik Bey gidememişti.” şeklinde şahane bir tespitle Refik Bey’i -o kendine has karakteristik üslubuyla- gözümüzde resmeder adeta. Refik Bey’in asistanı da sürekli hocasının peşinde gezen, yalaka, silik asistan tipinin temsilcisi konumundadır. Oğuz Atay, gelecekte cahil hocalarının silik bir kopyası olacak bu asistan tipini şu cümleleriyle tiye alırken bizi de derin derin düşündürür: “Masanın öteki ucunda asistan kımıldamadan oturuyordu. Bazen büyüyor bazen küçülüyordu. (…) Kendi boyutlarında kalamaz mıydı? Asistana baktım: Kalamazdı. Bu, daha nice asistanları parçalayıp istediği boyutlara getirmiş bir dişli çarktı. Ben de kimbilir kime benzemiştim? HEPİMİZİ BENZETMİŞLERDİ.”(s.23)  “Eylembilim”, Oğuz Atay’ın diğer romanlarından farklı olarak devrin siyasal ve toplumsal olaylarına bir üniversite profesörünün gözünden bakan, toplumsal içerikli bir roman görüntüsü verse de bu kısacık ve yarım kalmış eser, aynı zaman da birey olarak Server Gözbudak’a dair de önemli Atay tespitleri içeriyor. Eğer bir Oğuz Atay tutkunuysanız mutlaka okumalısınız. Zira Eylembilim “Geleceği Elinden Alınan Adam” ın son çırpınışları, onun ağır bir hastalıkla pençeleşmesine rağmen “Ben Buradayım” deme şekli… Biz de neden bu son çağrıya kulak vermeyelim ki… Not: “Geleceği Elinden Alınan Adam”, Oğuz Atay’ın Günlüğünde bahsi geçen, hayatının son aylarında yazmayı planladığı hikâyesinin ismidir. Blogumdan okumak isterseniz: hercaiokumalar.wordpress.com/2018/09/25/gele...
Eylembilim
EylembilimOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 20205,4bin okunma
··
1.023 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Ayşe hanım, incelemelerinizi ve blogunuzu mümkün olduğu kadar okumaya çalışıyrdum, güzel, hitap eden incelemeler yazıyordunuz. Ama bu son dönemde yaptığınız incelemeler gerçekten gözümde sizi sitenin en iyi inceleme yapan üç beş kişisi arasına soktu. Tabi kişisel bir sıralama :) Benim gibi oturup yazmıyorsunuz bir kalemde, uğraşıyorsunuz. Diğer eserlere göndermeler, yazarın yaşamından ayrıntılar, romanın hikayesi, tam yerinde alıntılar--güzel bir inceleme olmuş tam manasıyla okuyucuyu teşvik eden. Oğuz Atay yaşasaydı teşekkür ederdi size desem abartmış olmam herhalde. Ben teşekkür edeyim onun yerine. Elinize sağlık çok :)
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Bunları sizin gibi iyi bir okur ve iyi bir yazardan duymak çok mutlu etti beni.:) Cok teşekkür ederim.:) Aslında sevdiğim, benimsediğim ve hem biyografik hem de külliyat olarak tanıdığım yazarları sahiplenmek ve en iyi şekilde yazmak gibi bir idealim var. Aytmatov benim için öyledir. Atay da bu bağlamda 2. sırada geliyor. Aslında mesleki alışkanlık gereği metinlere hep bu şekilde bakmaya çalışırım ama site için yazdığım incelemelerde pek fazla detaya girmiyordum okunmak da teşvik edici ve önemli benim için. Sanırım Atay yazılarında biraz bu idealist tarafım ortaya çıktı. Siz de bunu gözlemlemişsiniz. Çok teşekkür ederim.
Esas Adam okurunun profil resmi
Yine harikulade bir inceleme olmuş, Ayşe hanım. “Eylembilim romanının asıl çıkış noktası, Oğuz Atay’ın hemen bütün eserlerinde kafa yorduğu aydın sorunsalıdır.” demişsiniz; ben de listeme Yıldız Ecevit’in “Oğuz Atay'da Aydın Olgusu” adlı kitabını dahil etmiştim. Özellikle, bu hususu derinlemesine araştırmak niyetindeyim. Bu birbirinden güzel incelemelerinizin tadına doyum olmuyor, lütfen daha uzun yazmaktan çekinmeyin.
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Teşekkür ederim öncelikle.:) Aydınlar konusu malumunuz Atay'ın Tutunamayanlar ve Tehlikeli Oyunlar romanında da kafa yorduğu bir mevzu. Bu roman ek olarak üniversiteyi mercek altına alıyor. Keşke tamamlasaydı. Daha uzun yazmaya gelince, ben yazarım da okuyan olur mu bilemiyorum.:) Tekrar çok teşekkür ederim kıymetli yorumunuz için.
Selman Ç. okurunun profil resmi
Oyunlarla yaşayanlar bugün bitti, sırada bu kitap var. Yarım kalmış dediniz ama yine de okumak istiyorum. Okumadığım için doğal olarak içeriğini tam olarak bilmiyorum ama yazdıklarınızdan yola çıkarak kitabın yarım kalmasının ötesinde bana göre bahsettiği konu itibariyle güncelliğini koruduğunu ve yaşadığını görmek mümkün. Bir diğer konu "ölüm varsa sanatkârın ve onun ürettiği sanat eserinin sonsuzluğundan söz edilebilir mi?" Ölüm varsa gerisi boştur deyip atmak kolaya kaçmak olur bence. Tabii ki ölüm bütün her şeyin ötesinde ama bu sanatçılar hayatlarını kaybetmiş olsalar da bana göre eserleriyle hala yaşıyorlar. "Zira Eylembilim “Geleceği Elinden Alınan Adam” ın son çırpınışları, onun ağır bir hastalıkla pençeleşmesine rağmen “Ben Buradayım” deme şekli…" burası da çok güzeldi. Emeğinize sağlık. İncelemelerinizle beraber Oğuz Atay okumaktan çekinen okurlar da cesaretlenecek bence.
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Cok teşekkür ederim öncelikle. Ölüm varsa diye başlayan bölümde kastettiğim tam olarak şuydu: "Sanatkar öldükten sonra artık başka sanat eseri vücuda getiremez." Oguz Atay'ın başka roman yazamamasi ya da romanının yarim kalması gibi. Yoksa sanatkar tabii ki eserleriyle yaşar, yaşamaya devam eder. Yarim kalsa da okunması gereken bir roman Eylembilim. Böyle bir tanıtım yazısıyla buna vesile olabilirsem ne mutlu bana.
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Anıl okurunun profil resmi
Ayşe eline sağlık yine büyük bir emekle yazmışsın. Benim merak ettiğim yarım kalmış bir eser, okur nezdinde rahatsız edici olmaz mı ya da şöyle sorayım nereye varacağı bilinmeyen bir eser okunmalı mıdır, Oğuz Atay'ı seven okurlar elbette okuyacaktır ama hiç Atay okumamış bir okur direkt alıp bu kitabı okuyabilir mi,
1 önceki yanıtı göster
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Öncelikle teşekkür ediyorum Anıl.:) Soruna şöyle cevap vereyim: İlk defa Atay okuyacak birine bu kitapla başlamayı önermem ancak onun diline, üslubuna alışık olan biri rahatlıkla okur ve zevk alır. Zira alışık olduğumuz Oğuz Atay ironisi bu kitapta da mevcut, zaten incelemede de bundan kısmen bahsettim. Diğer yandan Selman Bey'in dediği gibi kitap yarım kalsa da konu hala güncel ve burada bir yarım kalmışlık hissetmiyorsunuz. Server Gözbudak'ın bireysel hayatıyla ilgili bir yarım kalma var ama biz zaten postmodern romanlarda böyle yarım kalmalara alışkınız. Yani bize "bu kitap yarım kaldı" demeseler bu haliyle tam zannedebiliriz. Umarım soruna cevap verebilmişimdir.
1 sonraki yanıtı göster
Homeless okurunun profil resmi
Bir günde sizden iki harika inceleme okudum. Diğer incelemelerinizi okuduğum da Cengiz Aytmatov ve Oğuz Atay’ı ayrı bir yaşayarak, yürekten yazdığınızı fark ettim. Yüreğinize sağlık.
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Doğrudur, Cengiz Aytmatov'un bende çok özel bir yeri vardır. Oğuz Atay da sevdiğim, benimsediğim bir yazar. Esasen sevdigim yazarları sahiplenmek gibi bir huyum var.:) Teşekkürler ,okuyup yorumlarınızı paylaştığınız için.:)
Bu yorum görüntülenemiyor
Bi kübb okurunun profil resmi
Çok güzeldi yüreğinize sağlık :)🌼
Odessa okurunun profil resmi
Tutunamayanlar'dan sonra bir kez daha Oğuz Atay okumamaya karar vermiştim. Bu kadar kırılgan ve hassas bir ruhun yaşamaya da yazmaya da hakkı yokmuş gibi gelmişti. Hani ayağı kırılan atı öldürürler ya acı çekmesin diye. Kendi kendine ölmesine müsaade verilmese miydi diye eli kanlı bir düşünce hâsıl olmuştu. Yeniden bir Oğuz Atay okuma isteği oluşturdunuz bende, güzel inceleme için teşekkürler.
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Yeniden okuma isteği olusturduysa mutlu olurum.
İlknur Demir okurunun profil resmi
Çok ayrı bir yerde incelemeleriniz benim gözümde. Abartmadan, süslemeden kitaptan alıntılarla ama kitaptan sır vermeden. Dozunda. Keyifle okuyorum, yüreğinize sağlık...
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim İlknur Hanım.:) Keyifli okumalar diliyorum.
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.