Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

164 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Kürk Mantolu Madonna - İncelemesi.
Bugün sizler ile birlikte Türk Edebiyatının son zamanlarda sıklıkla duyulan, birçoğumuz tarafından okunan, bilinen yazarı Sabahattin Ali ve onun Kürk Mantolu Madonna eserini incelemek istiyorum. Bugüne kadar eskiye dönük edebiyat eserleri okumuş olmama rağmen, Sabahattin Ali ve kalemi ile hiç tanışmadığımı söylemek ve hatta bu konuda da biraz ön yargılı olduğumu da itiraf etmek isterim. Bir okur olarak ön yargılı olmayalım, yapmayalım, etmeyelim diyoruz, ama kendimizi gene bu gibi bir davranıştan alıkoyamıyoruz. Bu kitap, öncelikle bana ne kadar da ön yargılı olduğumu ve bunun aslında ne kadar da yanlış olduğunu bir kere daha öğretti diyebilirim. Kendisinin kalemi, yazım dili, kitaba dair kendine has kurgusu, bana öğrettiği yeni ve bilmediğim kelimeleri o kadar hoşuma gitti ki, bugüne kadar nasıl olur da böylesi bir eseri okumadığımı şahsen sorgular oldum. Bakalım kitabın bana vermiş olduğu bu hissi ne kadar kollayabilir ve sonrasında da gene o duygulara kapılıp, ön yargılarıma yenik düşerim merak ediyorum doğrusu. Neyse, girişi çok uzatmadan ben asıl konuya, konumuz olan Madonna’ya döneyim. :)) Yapmış olduğum kısa inceleme sonrasında, kendisinin bu eserini kaleme almadan önce, romanını bir seri halinde 1940-1943 yılları arasında çalışmakta olduğu Hakikat gazetesinde yayımladığını öğrendim. Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna’yı ikinci kez askerlik yaptığı Büyükdere’de çadırda yazmış ve günü gününe gazeteye yetiştirmeye çalışmıştır. Romanı yazdığı günlerde attan düşüp sağ kol bileği çatlayınca, kolunu tenekede ısıtılan suya koyup yazmaya devam etmiştir. (Kaynak: Turgut Özakman, Cumhuriyet, Bilgi Yayınevi, 81. Basım, 2013, Önsöz, s. 9) “Bu insanlar dünyada nasıl yaşamak lazımsa öyle yaşıyorlar, vazifelerini yapıyorlar, hayata bir şey ilave ediyorlardı. Ben neydim? Ruhum, bir ağaç kurdu gibi beni kemirmekten başka ne yapıyordu?” s.124. Gerçekten severek okuduğum romanımızın asıl başkahramanları Maria Puder ve Raif Efendi’dir. Raif Efendi’nin karakterinin, kişiliğinin, hislerinin benim gibi birçok okura tercüman olduğuna da eminim. Sen, sen hangi duygular ile yazıldın ve seni hayalinde canlandırırken ne tür bir ruh hali içerisindeydi sana kalemi ile can veren yazar?! Bir insan ve onun yaşadığı hayat (hayat demeye bin şahit ister) bu kadar mı dokunaklı ele alınır?! Ne kadar naif bir insandın sen Raif Efendi… İçine kapanıklığı, melankolik halleri ve yaşadığı dış dünyaya her ne olursa olsun uyum sağlayabilmiş birisidir Raif Efendi. Bir nevi alınyazısı gibi düşündüğü hayatı boyunca yaşadığı sıkıntılara boyun eğmek zorunda kalmış, gündelik hayatta uğradığı tüm haksızlıklara bile karşı mukavemet edememiştir. En nihayetinde sevmediği bir kadınla hayatını birleştirmiş ve bir aile babası olmuştur. “Çocuklarım oldu... Onları sevdim, fakat hayatta kaybetmiş olduğum şeyi bana asla veremeyeceklerini bile bile...” s.148. Hayatın kendisine biçtiği rolü oynarken bile kendi hayatına asla yön vermemiş, hep etrafında olan başka insanların görmek istediği bir karakter olarak yaşamını sürdürmek zorunda kalmıştır. Şu koskoca hayatında yaşayabildiği ve gerçekten hissettiği bir tek anısı olmuştur ve bu unutulmaz olan anısını kişisel not defterine aktarmıştır. Havran’da başlayarak, kendisini İstanbul’a sürükleyen bir hayatın içerisinde bulmuştur. Hayatımın başka türlü olmasına imkân var mıydı? S.159 İstanbul’da kaldığı süre zarfında okumaya ve güzel sanatlara merakı uyansa da, içinde besleyip büyüttüğü hayali karakterleri onu bu süre zarfında hiç yalnız bırakmamışlardır. Bir gün tekrar memleketine geri dönmek için karar kıldığında, babasından almış olduğu son bir haber ile Almanya’ya, her daim hayallerinde canlandırdığı Avrupa’ya gitme fırsatı hiç beklenmedik bir anda kapısını çalmıştır. Berlin’de, geçirdiği zaman içerisinde sanata olan ilgisi daha da artar ve günlerden bir gün, ilginç bir hissiyat ile bir gazetede dikkatini çeken sanat galerisinde bulur kendisini. Bu sanat galerisinde bulunan tabloları incelerken, hiç tanımadığı bir sanatçının otoportresi dikkatini çeker ve tarif edilmez duygular içerisinde kalarak bu kadına kalbi meyleder. Daha evvel hep hayalinde canlandırdığı kadınındır bu ve tarifi mümkün olmayan duygular içerisindedir. Kendisini bu güzel tabloya o kadar kaptırmıştır ki, her fırsat bulduğunda bu güzelliği görmeye gider. Rutin hale getirdiği böylesi günlerden birinde, yine tabloyu seyrederken yanına bir kadın sokulur. Kadın, Raif’in tabloya karşı olan ilgisi ve bağımlılığının farkına varmıştır ve kendisi ile iletişime geçmek ister. Raif Efendi ise kadının kendisiyle alay eden kalburüstü, sosyetik birisi olduğu düşüncesindedir ve üstü kapalı kaçamak cevaplar ile sualleri geçiştirir. Ama bunun böyle olmadığını kısa zaman sonra tecrübe edecektir ve kendisini mutlu kılacak o günler artık eskisinden daha da yakındır Raif Efendiye. “Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim.” s.159. Maria Puder, Raif Efendi’ye göre daha baskın bir karakter yapısı sergilemektedir. Tüm görüşme ve gündelik buluşmalarında kendisinin ne kadar özgür ruhlu yetiştiğini, her daim canının istediğini yaptığını anlatır. Raif Efendi’ye onu çok naif bulduğunu ifade eder. Ortak düşünce yapısında olan bu iki insan, hayata dair bu bakış açılarından ve örtüşen düşüncelerinden, beklentilerinden ötürü birbirlerini tamamlarlar ve aralarında güzel bir arkadaşlık başlar. Tutkun olduğu bu kadına ne kadar âşık olsa ve onu çok sevse de, Raif Efendi Maria’nın kendisine karşı olan hislerinden asla emin olamaz. Fakat asla ona karşı kırıcı olmamak için Maria’nın her isteğini özveri ile yapma, yerine getirme çabasındadır. "Bir insanın diğer bir insanı, hemen hemen hiçbir şey yapmadan, bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu?" s.72. Her ikisi için rüya niteliğinde geçen bu güzel günleri bekleyen kötü bir gün vardır ve o gün artık gelmiştir. Bir gün, hiç beklenmedik bir şekilde Raif Efendi, babasının vefatını haber alır. Durum icabı mecburen Havran’a tekrar geri dönme kararı alır ve sevdiği kadın Maria ile mektuplaşarak iletişimde kalmaya devam edecektir. İlk zamanlar düzenli devam eden mektuplar bir gün hiç beklenmedik bir şekilde kesilir ve artık Maria’dan haber alamamaktadır. İşte bundan sonrası Raif Efendi için çekilmez, kasvetli günlerin ve eskisinden de kötü geçecek olan günlerin başlangıcı olur. “Aile yükü arttıkça benim hayatla alakam azalıyor, artması icap eden gayretim büsbütün yok oluyordu.” s.148. Aradan geçen on yıl sonra Raif Efendi, bir gün gene kendisine mecbur edilen bir alışveriş dönüşü tesadüf eseri Bayan Döpke ile Ankara sokaklarında karşılaşır. Bir ümit çırpınırken, aldığı iki haber ile dünyası büsbütün sarsılır ve derin ruh haline bürünür. “Her şeyi, her şeyi, bilhassa ruhumu hiç bulunmayacak yerlere saklamalı...” s.160. İşte tam ölüm döşeğinde, hasta hali ile son günlerini yaşarken, okuduğumuz bu acıklı trajediyi son zamanlarında kendisini sıklıkla ziyaret eden iş arkadaşının okuduğu özel not defterinden hep birlikte öğreniriz. Şimdiden keyifli okumalar dilerim arkadaşlar. Bir sonraki kitap yorumu ve değerlendirmesin de görüşmek dileğiyle. Esen kalınız! ~ A.Y. ~
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021313,8bin okunma
··
2.954 görüntüleme
Mustafa A. okurunun profil resmi
Türk Edebiyatının en güzel kitaplarından birisi. Adından mı yoksa kahveli fotolardan mı bilmiyorum ama gerekli ilgiyi görmüyor. İyi okur denen kişiler tarafından bile küçümseniyor,ciddiye alınmıyor kitap.Elinize sağlık Adem Bey güzel bir inceleme olmuş. Okumayan kalmasın.
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Güzel yorum için çok teşekkür ederim Mustafa Bey. Aslına bakacak olursanız, incelemede de belirttiğim üzere, ben de önce ön yargılıydım ve taraflı yaklaştım diyebilirim. Hata ettiğimi gerçekten anladım. Abartmadan elimden geldiğince objektif ve tarafsız yorumlama gayreti gösterdim. Evet, bence de okumayan herkes değerlendirmeli ve bu esere bir şans vermeli diye düşünüyorum. Saygılar.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Elinize sağlık Adem Bey. Çok kaliteli bir inceleme olmuş. Kitabın anatomisini çıkarmışsınız resmen. Sabahattin Ali'den devam edin lütfen :)
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Semih Bey. İnanın edebi eserlere uzun zamandır uzak kalmıştım ve çok farklı konulara vermiştim kendimi. Bir hediye, bir tavsiye ve aşırı dikkat çeken durum sonrası ben de okumaya karar kıldım ve inanın pişman olmadım. Evet, evde eşimin okuduğu eserleri var ve sanırım yanlış değilsem 3 kitabı ve bunun yanında hikayeleri varmış. Devamını getiririm, ama şimdi Sn. İskender Pala'dan Efsane ile devam ediyorum. Bitince gene bir Sebahattin Ali yaparım. Saygılar üstadım. :))
13 sonraki yanıtı göster
UKALA KRALİÇE okurunun profil resmi
Kitabı okumadan önce abartıldığını, popüler diye çok okunanlar listesinde diye anlamsız bir önyargı ile almıştım kitabı elime.Baslayinca noldu,şöyle oldu nokta konulmuş her cümleden sonra heyecan hiç bitmeden Noluyor demeden,n'olacak demeden,ama öyle olmaz ki demeden ve kalp çarpmasıyla okudum sonuna geldigimde sanki bendim kaybeden,bendim o içine kapanan,bendim o susan,bendim itilen kakilan,bendim yenilgiyi kabul eden,Kitabı bitirip kapattigim da yüzümde acı bir tebessümle kimildayamadim yerinden.Olmasaydi böyle dedim ben nerede hata yaptım dedim.Hala acı bir tebessümle anıyorum hikayeyi.
1 önceki yanıtı göster
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Ne kadar da güzel özetledin ya. Beni güldürdün, Allah'da senin gülüşünü daim etsin inşallah. Evet, ben de severek okudum ve kendimden bir şeyler buldum. Eminim ki, okuyan herkes bulacaktır. Saygılar efenim.
2 sonraki yanıtı göster
Ferman Mamedov okurunun profil resmi
Diyorum, yazar olsaydım Raif konusunu hallederdim de Maria konusunda aciz kalırdım. Ben, "Kürk Mantolu Madonna"nın ölümsüzlüğünü Maria Puder'e tutundurdum. O tekdir ve sanırım öyle kalacak.. Hakkının verilmediğini ifade etmek isteyenler olmuş, aksine çoğunca fazla verilmiş. Böyle bir duygu yoğunluğu, trajedi içinden çıktığımızda eserin edebi(yat) hakkını vermek gerçekten zor oluyordur. Ahmet'se Ahmet, Mehmet'se Mehmet. Bu novella'ya (novella oluşu konusunda
Metin T.
Metin T.
beni doğruladı) biz roman diyebilir ve hatta klasikleştire biliriz. Fakat biz demekle midir?! Açıp bakacağız edebiyat ilmi ne diyorsa o. Eserin değeri 'biz'lik mesele değil ve olmamalı. 👍✋
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Yorumunuzu yeni fark ettim. Düşünceleriniz için teşekkür ederim Ferman Bey.
Bu yorum görüntülenemiyor
İbrahim göngör okurunun profil resmi
Yüreğine sağlık kardeşim Kitap gibi bir inceleme emeğin yüreğin varolsun
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim, İbrahim hocam. Yorumun ile renk kattın. Çok sağ ve var olasın. :)
Diana Rustamova okurunun profil resmi
Her şeyi bırakıp bu kitabı okuyasım geldi 😸 Kalemine sağlık, çok güzel inceleme yazmışsın her zamanki gibi 🧚‍♀️
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Diana. Vallahi oku derim. Benim de ön yargılarım vardı, ama okuduktan sonra inan değişti. :)
5 sonraki yanıtı göster
barış okurunun profil resmi
Emeğine sağlık Adem abi, çok başarılı olmuş, Sabahattin Ali ve papyonundan hiç hazzetmedigim halde sonuna kadar okudum, benim için bir ilk oldu bu, teşekkür ederim
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Ne demek Barış! Güzel yorumun için asıl ben teşekkür ederim. Sana bile Sabahattin Ali incelemesi okutabildiysem ne mutlu bana o zaman. Elimden geldiğince dillendirmeye, aklımdan geçenleri klavye aracılığı ile ekrana aktarmaya çalıştım. Tekrar teşekkür eder, güzel bir akşam dilerim.
Mathilda okurunun profil resmi
Ah Maria Puder.. Kitabı tekrar okumuş gibi oldum :) Emeğinize sağlık çok güzel inceleme yazmışsınız. Karakter analizleriniz son derece başarılı. İncelemenin sonunu da merak uyandırıcı bir şekilde sonlandırmışsınız asıl konu ordan sonra başlıyor, umarım okumayanlara ilham olur. ^_^
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Güzel yorumun ve katılımın için çok teşekkür ederim Mathilda. Umarım senin dediğin gibi olmuştur. :)) Okuyacak olanların keyif alması dileğiyle. :)) Hayırlı akşamlar dilerim.
2 sonraki yanıtı göster
Nora okurunun profil resmi
İncelemenin girişini okurken yaşasın biri daha sevmemiş bu kitabı diyordum ki, bunun da bir önyargı olduğunu ardından gelen diğer cümlelerle hemen anlıyorum... İnceleme, analizler kaliteli olmuş emeğinize sağlık🎈Bu kadar çok sevilen ve bu kadar çok şey söylenen bu kitabı sevmiyorum. Sevmeyen birini daha bulmayı umut ediyorum.
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Yorumun gerçekten tebessüm ettirdi. Gülümsettiğin için ben teşekkür ederim ve umarım beklentin bir gün karşılığını bulur. 🙏
1 sonraki yanıtı göster
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.