Gönderi

Selma'ya ait bir hatıram sonra sonra beni yakacak hale geldi: Büyük babamdan kıpkızıl bir lira çeyreği kopardığım bir gün, onu Selma'ya göstermiştim. Yavrucağın elinde, hafifçe ısırılmış, mini mini dişlerinin izini taşıyan bir elma vardı. Lira çeyreği o kadar hoşuna gitmiştik i, o ebediyen mahzun, yahut hüzün ebediyetiyle dolu gözlerini bana dikmişti de: - Ağabey, demişti; bu elmayı sana vereyim de o parayı bana ver! Biraz ısırdı ama, ziyanı yok, değil mi? Pırıltılı lira çeyreğini vermiş, fakat elmayı da almak gibi bir gaflete düşmüştüm. Sonra sonra dövündüğümü hatırlıyorum: - Ah, niçin lira çeyreğini verdim de, hafifçe ısırılmış elmayı kendinde bırakmadım? Niçin «O da senin olsun!» diyemedim. Hayatımın ilk büyük vicdan azabı budur.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.