Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

430 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Kayıp Zamanın İzinde'de Kaybolmak
YouTube kitap kanalımda Marcel Proust'un hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: youtube.com/watch?v=n5e0iz7... Bu incelemeyi Marcel Proust ismini daha önce hiç duymamış olanlar ya da kitaplarını okumak isteyip de okumaya çekinenler için yazıyorum. O yüzden ya bu incelemeyi hiç okuma ya da sonuna kadar oku bence. Empresyonizm, Gotik mimari, etnobotanik, Botticelli, Sistina Şapeli ve Tsippora freski, İlkbahar tablosundaki kadınlar, Liszt, Güllerin Valsi, monokl ve kikloplar arasındaki göz ilişkisi, Dante, Giotto, Floransa, Paris, Combray... Bu inceleme bütün bunların Proust dilinden Türkçe haline çevirisidir. Swann'ların Tarafı romanı Proust'un Kayıp Zamanın İzinde serisinin adımını attığı ilk romandır. 19. yüzyılda Fransa'da empresyonist diye etiketlenen adamların bir fikri vardı. O güne kadar yapılagelmiş olan eserler genel olarak dış alemdeki varlıkların aynen göründükleri gibi tablolara aktarılması yönündeydi. Fakat buna bir dur demeliydi. Çünkü hayal gücü ve duygusal yönlendirmeler kayıptı. Resimde Monet, Renoir ve Cézanne, edebiyatta ise Rilke, Joyce ve Proust gibi adamlar dünyaya resmen gözlem yapmak için getirilmişler gibiydi. İzlenimler, Swann'ların Tarafı romanında gözün kısımları olan kornea, göz bebeği, iris ve göz merceği, burunda koku alabilmeyi sağlayan mukoza, kokuyu eriten olfaktör ve respiratuar, ağızda tat alabilmeyi sağlayan tat tomurcukları ve reseptör hücreler gibi fiziksel katmanları delip geçerek insanın beyninde konumlanmış olan geçmiş zamanına misafirlik eder. Bergson ve Proust ev sahipleridir. Geçmiş zamanın tasarlanabilip diğer zamanlarla sürekli ve iç içe olmasını ortaya atmalarıyla izlenimlere ve geçmişe "Nerede kaldınız, biz de tasarlamak ve izlenimlemek için sizi bekliyorduk." derler. Swann'ların Tarafı'nda, izlenim ve gözlemlerin mimari cephelenmesi akıllara Gotik mimariyi getirir. Tanrı'nın havaya kaldırdığı parmağıymışcasına insanın önünde dikilen ve onu insan dışı proporsiyonlarıyla ezmeye çalışan mimari bir perspektif vardır. İnsan, roman içerisinde sevgiyi ve gerçekliği ararken Proust'un virgüllerinin kemerlendiği, cümlelerinin Gotik mimarideki binaların göğe doğru uzanma istekleri gibi uzadığı, altarlarda okurun kanının Tanrı'ya sunulduğu satırlar arasında bulur kendisini. Proust'un cümleleri Gotik mimarisi tarzındadır. Uzunluğuyla, haşmetleriyle ve özünde sosyete yozlaşmışlığıyla bunun etkileri çok net bir şekilde görülür. Biz düz insanlarızdır. Aldığımız kokular, tattığımız yiyecekler, gördüğümüz çiçekler, böcekler, dokunduğumuz insanlar hayatımız içerisinde genelgeçer bir sınır içerisinden ilerler. Swann'ların Tarafı'nda zaman ülkesinin sınır nöbetçisi Proust'tur. Bu sınır kapısını istediği zaman açar ya da kapatır. Sınırın diğer tarafına geçmeyi sağlayan çit kimi zaman bir çocuğun annesi tarafından çocuğa iyi bir gece dilenmesi arzusu kimi zaman uyku ve uyanıklık arasındaki muğlaklık kimi zaman Rönesans üslubundaki koroyerleri kimi zaman etnobotanik dalına hizmet eden peyzaj ve çiçek izlenimlerinden oluşur. Kimi zaman? Kimi zaman? İşte bu soru, zamanı "kim"leştirmeye doğru götürür bizi. Hayatımızın kadını/erkeği olacak insanın yüzünü kâh Sistina Şapeli'ndeki Yetro'nun kızı Tsippora freskinde Tanrısal ve nötr bakışlarda kâh Botticelli'nin İlkbahar tablosundaki kadınların kararsızlığıyla buluruz. Çünkü 5 duyu Proust'un elinde Swann ailesi, Odette ve anlatıcının ailesi arasında resimleri dinlemek, müzikleri tatmak, yiyecekleri daha tatmadan görmek, dokunduklarını işitmek ve koku aldıklarına dokunmak gibi sinestezik dallara ayrılır. 5 duyu Proust'un ağacı, dallar sinestezik izlenim araçları ve meyveler ise Kayıp Zamanın İzinde serisinde henüz okuduğum bu kitap -ve muhtemelen devam niteliğindeki diğer kitaplar-dır. Dante'nin "O bir zanaatkar değil, sanatçı. Adam olun!" dediği Giotto'nun kobalt ve çinit renklerindeki mavi dünyasını, benim de Proust'a "O sadece bir yazar değil, sanatçı!" dediğim ve yanakla göz arasına sıkıştırılan tek camlı gözlük olan monokl aracılığıyla geçmişlenmeye çalışırken Proust, geçmişte daha da geriye giderek mitolojik ve tek gözlü bir canavar olan Kiklop'un gözünden de geçmişinizi tasarlamayı size öğretebilir. Çünkü nihayetinde gördüğünüz ve izlenimlediğiniz dünya Swann'ın ve anlatıcının gözlerinin sıvılaşıp geçmişleşme reaksiyonu gibi okurunu da geçmişleştirir. Kitabı okurken kendinizi Güllerin Valsi dinlerken, Tsippora freskine bakarken, Rönesans'ın doğduğu Floransa'da bulurken, Paris'teki sosyeteyi hafiften eleştirirken buluyorsanız, doğru yerdesiniz. Proust'un kayıp zamanın izinde... Proust, Swann'ların Tarafı'nda dinlediğiniz müziklerin sizin geçmişinizde açtığı boşlukları kadınlarla kapatmaya çabalar. Zira, müzikler, piyano ve keman, akdikenler ya da bütün etnobotanik dalı gözeneklerinizin nefes almasını bir kadınla sağlatmaya çalışıyor olabilir. Çiçeklerin anlık olarak insanın gözlerinin önünde yeşermesi etkisiyle 1922'de ölen Proust'un 1947'de tedavi olarak kullanılmaya başlanan LSD deneyimlerini hatırlatıp "Acaba Proust bir de Kayıp Geleceğin İzinde yazar mıydı?" diye sorduran, Floransa yapı ustalarının fresk işçiliğindeki mimari yeteneklerini geçmişe aşk tutkalıyla yapıştıran, çiçeklerin toprağına, suyuna, güneşine bağlılığı gibi insanların da müziğine, geçmişine, kadınına bağlılığını izlenimcilik ve kesilmeyen bir gözlemle anlatan bir kitaptır Swann'ların Tarafı. Peki şu an tam olarak neredeyiz? Zamanın taşlarını elinde istediği gibi yöneten bir adam bütün insanların şimdiki zamanını tasarlamasına karşılık bir fikir getiriyorsa bence orada olmalıyız. Nerede? Tabii ki de Kayıp Zamanın İzinde.
Swann'ların Tarafı
Swann'ların TarafıMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20214,202 okunma
··
1 artı 1'leme
·
9,6bin görüntüleme
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Allah aşkına bu yeni kapak tasarımları nedir böyle ya... Marcel Proust görseydi izlenimcilikten anladığınız bu muydu deyip yüzünüze tükürürdü
Adem okurunun profil resmi
Harika bir yorum olmuş keyifle okudum çok teşekkür ediyorum
Sergen okurunun profil resmi
Bir bakışta Proust'un dünyasına keşfe çıkartan ve bu keşifte birçok bakış açısı yakalayan fikirlerle bir incelemeden fazlasını ortaya çıkartmışsın. Muazzam olmuş. İmgelerin, insanların ve şehirlerin bıraktığı izlerin hafızadaki gel-gitli yolculuğu fazlasıyla etkilemişti beni. Etkisi altına almaması imkansız gibi bir şey zaten, Proust'un sürekli devreye girişindeki pay çok fazla kuşkusuz. Swann'ın tasviri, gördüğü kadınlar, hayran kaldığı tablolar, mekan algısı, sanatın farklı yüzleri vs. salt Swann'ın konuşturulduğu metinler uzun veya sık olsaydı fazlasıyla katlanılmaz olurdu, kitap boyunca -ve hala- anlatıcının bu devreye girişlerini tıkanmamak için dört gözle beklemiştim. Swann'ın gözünden pay almanı cümlelerinin akışından fazlasıyla hissettim. Bulaşıcı gibi bir şey galiba:) Mesleğinin de birikimiyle gotik mimariye ayrı bir parantez açıp yeni bakış açısı getirmen fazlasıyla dolu hale getirmiş incelemeyi. 5 ve 6. paragraflara özellikle bayıldım. Proustlanmaya tüm hızıyla devam! Emeğine sağlık...
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Senle benzer hisleri yaşayarak okumuşuz kitabı, çünkü ben de anlatıcının olabildiğince araya girmesini bekliyordum. Aslında kitap hakkında bahsedilebilecek pek çok yön var, çünkü altyapısı epey yoğun bir kitap. Bu yüzden de kitapta geçen herhangi yabancı bir kelimeyi araştırdığında bile karşına tarihsel bir sürece ayna tutan kocaman bir geçmiş çıkıyor, sanatla, müzikle ya da mimarlıkla ilgili. Ben de kitabı okurken araştıra araştıra gittiğim için etnobotaniğe ilgim arttı açıkçası, umarım Proust’tan sonra çiçeklerle konuşur hale gelmem. :)) Değerli yorumun için çok teşekkürler dostum.
2 sonraki yanıtı göster
Gamze Ö. okurunun profil resmi
İncelemeyi okuyup kitabı okumayanlara ve gözü korkanlara not: Kitabı, bu yazıdan daha kolay okuyup anlarsınız:))) Şaka bir yana Oğuz, mimar gözü ile kitabı incelemen çok iyi olmuş, ben tam anlayamasam da:)) Büyük yazarlar ve onların eseri böyledir, kim hangi perspektiften bakıyorsa ona göre şekilleniyor eser, yorumu okuyunca 'ben de okudum bunu, acaba aynı kitaptan mı bahsediyoruz' hissine kapılıyorum. Proust u benim gibi sıradan bir okurun yorumlaması ile bir mimarın, bir tiyatrocunun, bir operacının, bir ressamın vs.. yorumlaması aynı şey değildir. Eco nun okuduğum kitabında Proust'un adının geçtiği bir pasaj vardı, orada da seriyi Marksist bakış açısıyla ele alırsak yorumunun nasıl olacağı yazıyordu. Her okuyan belli bir pencereden bakarak yorumluyor ve bütün bunların hepsi eser hakkında yerinde tespitler oluyor, herkes farklı yerinden tutuyor kitabı. İşte bu MUAZZAM! Eline, emeğine sağlık.. Etkinlik vesilesiyle de daha çok insan okur Proust'u umarım..
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Proust'un kullandığı izlenimlerin kaynağına ve böyle küçük detaylara inmek istemiştim ben de Gamze. Artık incelemeleri daha çok yazılmamış ve bahsedilmemiş konularda yazmaya çalışıyorum. Çünkü Google'dan 1k'ya giren bir insanın her türden, her renkten farklı incelemeler görmesini istiyorum açıkçası. Dediklerin için çok teşekkür ederim, zamanında ufak bir Proust konuşmamız olmasa belki çok daha ileride okuyacağım bir yazarı senin de aslında esin kaynağı olmanla birlikte okudum, okuyoruz. Senin de dediğin gibi umarım daha çok okunur. :)
1 sonraki yanıtı göster
Sezen B. okurunun profil resmi
Proust'un çok iyi bir gözlemci olduğunu kitabı okurken anlamamak mümkün değil zaten. Onun hayal dünyasının zenginliği, betimlemeleri, karakter analizleri gerçekten takdire şayan. Ama ne yalan söyleyeyim beni okurken yordu. Çok uzun cümleler kurduğu için değildi bu yorgunluk, sayfalarca yaptığı eşya, mekan ya da çiçek tasvirleriydi beni yoran. Bu okuduğum ilk Proust kitabı olduğu için acemilik çekmiş de olabilirim. Velhasıl böyle güzel incelemeleri gördükçe onu ve farklı eserlerini tanımak için tekrar hevesleniyorum. :) Emeğine sağlık Oğuz.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Okurken yormak yazarın bir başarısıdır aslında Sezen. Çünkü insan bir süre sonra akıcı değil de neredeyse bütün cümleleriyle düşündüren ve kitabın kapağını kapattığında "vay be" diyebileceği romanlar arıyor. Bunu dediğimi
Gamze Ö.
Gamze Ö.
bilir. :)) Ben Musil'den dolayı biraz alışkınım bu tarz uzun cümlelere ve betimlemelere. Fakat Proust'un tarzı biraz daha farklı... Müzik, etnobotanik ve sanat üzerinden ilerleyen bir betimleme + izlenim kültürü olduğu için insanı zorlaması çok normaldir. Umarım farklı eserlerde daha iyi ve verimli bir deneyimin olur. Teşekkür ederim, faydalı olduysa ne âlâ.
4 sonraki yanıtı göster
zeynep okurunun profil resmi
Harikasın 👏 Muazzam bir emek ve birikim... Teşekkürler.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
çok teşekkürlerr
Bu yorum görüntülenemiyor
Hypatia okurunun profil resmi
Proust'u okumadan prova gibi oldu bu inceleme benim için :) emek dolu , etkileyici kalemine sağlık Oğuz.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Teşekkür ederim evet hazırlanma açısından senin için de iyi olabilir, umarım okuduğun zaman senin de görüşlerini görebiliriz. :)
Serkan Mutlu okurunun profil resmi
Farklı ve güzel bir inceleme olmuş. Kitabın daha birinci bölümünü okudum. Beni en çok etkileyen doğa ve sanat üzerine izlenimler oldu. Her şey doğayla iç içe. Sadece doğa değil nesneler ile duyular arasındaki bağlantıda sürekli vurgulanıyor. Örneğin bir Nilüferin sıkışmışlığı nevrozlu halasına sonra Dante ye bağlanır. Kitapta çok fazla karakter olsa da asıl olan Marcel. Çünkü her şey onun hatırladığı hissediği kadar. Duyular senin de belirtiğin gibi onun için çok önemli.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Evet, senin de dediğin gibi pastorallik ve bunun aktarılması çok üst seviyede gerçekleşiyor. İnsanın anlık duygu değişimleri gibi sanki bitki dünyasında da böyle bir değişim aranmaya çalışılmış, bu yüzden bu kitabı çok ayrı bir yere koyuyorum şimdilik. Her şey Marcel’in hatırladığı kadarsa biz de daha çok hatırlamaya çalışalım bakalım onu. Teşekkür ederim. :)
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.