Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

330 syf.
5/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Gerçeküstücülük ve Bir Livaneli Eleştirisi
YouTube kitap kanalımda Kardeşimin Hikayesi kitabını yorumladım: ytbe.one/NcpFIw6rQ9k "Öyle bir kitap yazayım ki, okurlarım bu kitabı okuduktan sonra sadece akıcılık, sürükleyicilik ve sonunun aşırı şaşırtıcılığından bahsetsin." Zülfü Livaneli Az sonra bütün gerçekleri öğreneceksiniz, yolda bütün gerçekleri anlatırım, felaket bir sorun oluştu ama bunu ilerleyen sayfalarda anlatacağım, katil kim, dilinin altında bir cümle var söyle onu artık, çıkar o ağzındaki baklayı yeter... Hikayeler nerede başlar, gerçek nerede biter? Bu incelemede Kardeşimin Hikayesi kitabı hakkında hiçbir yerde olumlu/olumsuz eleştirisini göremediğim kitabın kapak seçiminden, Livaneli'nin kelime seçimleri ve edebi üslubundan, edebi kurmacanın retoriğinden, karakterlerin psikanalitik açıdan değerlendirilmesinden ve biraz da kendi eleştirilerimden bahsedeceğim. Öncelikle, kitabın kapağında bulunan René Magritte'in Aşıklar tablosunun tam hali bu: c1.staticflickr.com/5/4248/34517056... Doğan Kitap baskısında tablonun sağında bulunan kırmızı duvar, beyaz tavan, kartonpiyer detayı ve anca bu mimari elemanlarla birlikte anlamlanıp yorumlanabilecek mavi arkaplan maalesef ki görünmüyor. Bu konuda Doğan Kitap tablonun genel algısını bozduğu için eleştiriyi ilk olarak kendisi hak ediyor. Oysa ki bu detayların Kardeşimin Hikayesi kitabı için can alıcı detaylar olduğunu düşünüyorum. René Magritte sanatta gerçeküstücülük akımının önemli temsilcilerindendir. Livaneli'nin ise kurgusunda belirttiği gibi, insan soyunun duygularını anlatan, psikolojik derinliklerine inebilen tek birikim edebiyat olarak tanımlanmıştır. Yani anlıyoruz ki, edebiyatta yazarın kurguya karıştığı her tercih nesnellikten de bir parça payın öznelliğe geçmesidir. Bu da bizi sanatta ya da edebiyatta dış dünya gerçekliğinin birebir alınması gerekip gerekmediği sorunsalına götürür. Gerçeküstücülük akımındaki dış dünyanın salt nesnelliği eleştirisi, Kardeşimin Hikayesi kitabındaki karakterlerde edebi kurmacanın gerçek-kurgu uçları gidip gelen ve Magritte'in Aşıklar tablosunda olduğu gibi mimariyle çevrelenmiş ve somut mekanlarda kısıtlanmış olan gerçek karakterlerin ve yaşadıklarının ne kadar kurgu ve ne kadar yalıtılmış gerçek oldukları hakkında bize ipuçları sunar. Aşıklar tablosunda önemsiz görünen mimari detaylar tam tersine kadın ve erkek figürünün o derecede önemlileşmesini, giyim seçimlerindeki detaylar da insanların önemsiz görünen iç dünyalarının dış görünüşlerine ne kadar yansıdıklarını belirler. Tablodaki yüzlerin örtülmesi bir bakıma edebiyattaki gerçek-kurgu uçları arasında okura bırakılan bir tahmin payıdır. Gündemi meşgul eden konularla ilgili yazmayı seven, Gölgeler tarzı bir kitapla ticari kaygıyı hatırlatan, Edebiyat Mutluluktur kitabıyla mesnetsiz ve yanlış genellemeleri barındıran yazar Livaneli'den 3. okuduğum kitap olan Kardeşimin Hikayesi'nde de para kazanma amaçlı bir ürün yerleştirme olabileceğini düşündüren nesnelerin genel adlarıyla değil de ürün isimleriyle (örnek: Russian Standart) bahsedilmesi var. Bu yönüyle hem ticari bir kaygı olarak olumsuz eleştiriyi fakat aynı zamanda da edebiyatta eleştiri bağlamındaki yerel bir renk katma işlevini olumlu bir eleştiri olarak akıllara getirir. Kurmacanın retoriği yani "etkileyici ve ikna edici olmakla beraber içtenlikten veya anlamlı içerikten yoksunluğu" Kardeşimin Hikayesi okurlarında sürükleyicilik, akıcılık ve polisiye bir kurguya yaklaşmasıyla kendisini gösterir. Oysa ki edebiyat bu kadar basit bir husus değildir. Edebi estetik ve fonksiyonel bir fayda açısından bakacak olursak, bu, bir sanat eserinin anlattığı değerler bağlamından izole olamaması ve yazar-eser-okur arasındaki gelgitlerde okur tarafından bulunan değerlerde ve yaşanan içselleştirmelerde saklıdır. Kardeşimin Hikayesi ise tam da bu noktada polisiye, aşk, cinai bir roman olmaktan öte bir içsel yolculuktur. Çoğunluk tarafından dikkat çeken ve yorumlanan şey olan katil, cinayet, maktül vb. kriminal unsurlardansa esas elzem olan Ahmet-Mehmet karakterleri arasında yerini bulan gerçek-kurgu seçimleri, mimari ve somut mekanların insan psikolojisine etkileri ve günlük hayatta normal sandığımız insanlarda var olabilen psikolojik cereyanlardır. Psikanalitik kuram açısından bakacak olursak, Lacancı psikanalize göre erkek, kadın üzerindeki iktidarını yani "fallus"unu penis mahrumiyeti ve yoksunluk reaksiyonuyla sağlatmak ister. Romandaki yoksunluk, maktülün şehvani cazibesi akıllara haz sağlayamama ve yoksunluğunu giderememekten bahseden Lacancı psikanalizi getirir. Ayrıca baba otoritesinin kıskanılması ve kendi cinsinden ebeveyni safdışı etme konusunda çocuğun beslediği saplantıların akıllara Oedipus kompleksini getirdiği, erken yaşta bir travma yaşanıp sonuçlarının nöro-gelişimsel bozukluklar olabileceği otizm rahatsızlığı gibi çağrışımlar kitabın psikolojik boyutlarıdır. Ayrıca ana karakterin dokunamama fobisi doğuştan ya da sonradan bir travmayla oluşabilecek ve seri katillerde sıkça görülen bir hafefobiyi akıllara getirir. Olumsuz eleştirilerimden de bahsetmek istiyorum kısaca. Kitabın arka kapağında yazan "Muhteşem, mutlaka okuyun, sarsıcı bir yolculuk, sürekli şaşırtıyor." gibi yorumları görünce aklıma "Sanatını o kadar iyi gizlemiş ki atom mikroskobuyla bile görmek olanaksız." ya da "Kitap ayracınızı birinci sayfadan almanız tek kelimeyle imkansız." gibi antitezler geliyor. Arka kapağa böyle yazılar konması benim için bir anlam teşkil etmiyor. Bir karaktere hem başının üzerinde hale bulunan bir Hristiyan azizesi yakıştırması yapması hem de üzerine Mevlana sözleri atması akıllara yine romanı ticarileştiren bir meta düşüncesini getiriyor. Livaneli maalesef ki bu hataya Edebiyat Mutluluktur kitabında da düşmüştü. Bu maddelerin toplamının bana yansıttığı etkisi ise 10 üzerinden 5 puan olarak gerçekleşti. Genelde ölü yazarların kitaplarını yüzlerce yıl sonra okuduğumuz için 2013 yılında yayınlanan bu kitabı da 21. yy Türkiyesi ve eğer olursa 22. yy Türkiyesi'nin okuması arasında çok fark olacaktır. Basıldığından 6 yıl sonra okuduğum ve kitabın basıldığı dönemin içinde bizzat yaşayıp o gerçekliklere kendim tanık olduğum için detaysız ve derinliksiz kurgudan aşırı bir zevk alamamamın göstergesi bu da olabilir. Kardeşimin Hikayesi'nin 325 sayfası sırf bir katili bulmak için değil (keza katilin açıklandığı kısmın yöntemi tam bir fiyaskoydu), karakterlerin yaşadığı içsel yolculuklar, psikolojik saplantılar, detaylandırılamamış mimari öğelerin karakterleri önemlileştirdiği çözümlemeler için okunmalı. Bu konuda da ana karakterin çocukluğunda yaşadığı travma daha derin bir psikolojik buhran şeklinde yansıtılmalıydı. Livaneli, incelememe başladığım magazinvari cümleler ile sürükleyiciliği sağlamaya çalışmış fakat bu da roman içerisindeki zamansal atlamaların ve kurgu içerisindeki geçişlerin içlerinin boş kalmasına neden olmuş.
Kardeşimin Hikayesi
Kardeşimin HikayesiZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2019105bin okunma
··1 alıntı·
15,4bin görüntüleme
Sümeyye Arzakçı okurunun profil resmi
Eleştirileriniz son derece acımasızca buluyorum ama gerçek eleştiri de bu değil midir özgürce düşündüğünü ifade etmek.. bu kitap üzerine yazılan çok inceleme gördüm çoğu yanlı bir bakış açısıyla yazmıştı. Bence bu inceleme en iyisiydi. Söylediğiniz her şeye katılıyor değilim ama en objektif incelemede sizinki diyebilirim. Kitap hakkında farklı bakış açısı, çoğunluğun beğendiği kitaba olumsuz eleştiride bulunmakta ayrı bir şey çünkü bazıları bu söylediklerinize katılmasada kenara çekilip sadece okuduğu ile yetiniyor. Söz konusu kitaplar ve beğeniyse ortak bir şey beklemiyoruz zaten. Kiminin beğendiğini kimisi beğenmeye bilir. Her kitaba okumak için fırsat verilmeli. Kitabı okuyan herkeste aynı düşünceleri uyandırmaya bilir. Ama bunu okumasanızda ölebilirsiniz demeyin bence :) kimin neyin bizde hangi etkiyi yaratacağını kestiremiyoruz. Bende bazı eserleri okurken böyle düşünüyorum ama bakıyorum başkası 'Of süper be' diyebiliyor. Dönüp yüzüne şaşkınca bakıyorum sonra öğreniyorum ki kitap okumaya yeni başlamış. Sizin kitaplar hakkındaki bu tutumunuzu çok kitap okumaya bağlıyorum. Zamanla kitap beğenimiz değişebiliyor ki bu da çok okumakla olan bir şey. Bazen yazarın eserleri hakkında fikrim olsun diye okuyorum. Benim de sizi eleştireceğim tek nokta burası. Okumadan ölebilirsiniz demeyin :) seçenekler gidiş yolunu değiştirir, vardığın noktayı değil. Ancak seçtiğiniz yolların her birinde ruhuna ektiğinden alacağın hasat farklıdır.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. Bakış açımı objektif bulmanız ve diğer cümleleriniz gerçekten değerliydi. YouTube ile burayı birazcık ayrı tutuyorum doğrusu. YouTube’da tamamen daha çok izlenme amacını güttüğümden ötürü daha ilgi çekici ve absürt başlıklar, konular düşüncesindeyim. Çünkü önermediğim kitaplar videosu önerdiğim kitaplardan çok çok daha fazla izlendi, oysaki önerdiğim kitaplar daha nitelikli. :) YouTube biraz böyle çalışıyor. Sevgilerimle...
1 sonraki yanıtı göster
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Livaneli'nin Kardeşimin Hikayesi kitabını gerçeküstücülük akımının en önemli temsilcilerinden René Magritte'in Aşıklar tablosuyla ve Lacan'ın psikanalizindeki erkek iktidarı olan "fallus"la birlikte yorumlamamı izleyebilirsiniz: youtu.be/NcpFIw6rQ9k
Hypatia okurunun profil resmi
Ben 'Huzursuzluk' kitabını okumuştum , okuduğum onlarca yazarla kıyasladığımda ( genelde dünya klasiklerini okurum) ki bunlara Türk yazarlar da dahil, Livaneli'nin kitaplarında en bariz aldığım his 'Ya bu işte bir yapmacıklık' var hissi. Teknik açıdan eleştirmeye , bu konularla ilgili yorum yapmaya kendimi henüz yetersiz his ettiğim için bu konuda henüz yorum yapmayı boyumdan büyük bir iş olarak görüyorum. Keşke henüz pişmemiş , edebi yönden olgunlaşmamış kişiler de eline kalem alıp kitap yazma girişiminde bulunmasa... Oğuz incelemelerini değerli buluyorum, öğretici ve farklı bir perspektif sağlıyor okura, en azından bana :) kalemine sağlık , fakat his ettiğim bir şeyi de incelemenin geneli için söylemeden geçemeyeceğim, fazlasıyla objektif olmaya kendini zorlamışsın gibi duruyor :). İncelemelerini titizlikle takibe devam ediyorum.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Ben de Huzursuzluk dahil 3 kitabını okudum ve Türk milletinin genel olarak çok seveceği konularda yazdığını gördüm. Bu yüzden aralara sürekli Mevlana alıntıları sıkıştırıyor hatta. Açıkçası 1k'da bu konuda çok eksik var, herkes duygularını ve kitap hakkında görüşlerini yazıyor mutlaka fakat biraz da bu konudaki nesnel eleştiri eksiğini kapatmak lazım sanırım. Çünkü eleştiri kuramı bunu gerektiriyor, tabii her zaman da yapılmaz. Aksi takdirde sıkıcı olur. Objektif olunmalı diye düşünüyorum çünkü bir yazarı 1 kitabıyla değerlendirmek yanlıştır bence, hani ben Elif Şafak'a yapıyorum bunu ama diğer kitapları hakkında da okur görüşlerine baktığım için diyebiliyorum. Livaneli'nin de son olarak Son Ada kitabını okuyup o defteri kapamayı planlıyorum. :) Takibin için çok teşekkürler Filiz...
Bu yorum görüntülenemiyor
Samet Ö. okurunun profil resmi
Basit bir eleştiri olmuş Oğuz hazretleri. Bazı noktalarda biraz fazla hedef göstermişsin gibi geldi, incelemeden biraz öfke sızıp okurun boynuna dolanıyor. Acaba bu sebeple yazara biraz haksızlık ediyor olabilir misin diye düşündüm okurken. Livaneli göklere çıkartılacak bir yazar değil, yine de kötü yazdığını düşünmüyorum. Özellikle çağdaş Türk romanı içerisinde değerlendirildiğinde değeri daha da öne çıkıyor. Kendisini sanatçı kişiliği içerisinde değerlendiriyor, güzel şeyler de yaptığını düşünüyorum. Ama şuna eminim kibir konusunda seninle boy ölçüşemez bu bir gerçek. Kendini bulduğunu düşünüyorsun, ki haklısın. Sen aslında 2017de tanıdığım Oğuz değilsin. Kibri ve içten içe duyduğu eziklik hissiyle en yakınındakini bile satacak kadar seviyesiz birisin. Beni kendinden olması gerekenden çok erken kurtardığın için teşekkürler. Zira bu iki yüzlülüğü benim bile anlamam bayağı zamanımı alırdı.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Bunun esas sebebi 1000kitap’ta üstte duran 4 incelemenin de kitap hakkında neredeyse hiçbir şey söylememesi. Yani Google’dan bir okur, kitap yorumu için 1000kitap’a giriyor ve bu tür yorumları görüyor. Düşünsene, kitap hakkında hiçbir bilgi edinemeden siteden çıkıyor. Sence iyi bir izlenim bırakır mıydı site kapsamı konusunda dostum? :) Okurlara yansıttığım eleştiri de kitabın sürekli sonuyla ve polisiye kurgusuyla yargılanması, böyle olmadığını ve daha detaylı bakılınca romanın kendini açtığını belirtmeye çalıştım. Tabii biraz okurlar da bu durumdan sebeplenmiş oldu. Ben de şimdiye kadar 3 kitabını okudum. Kesinlikle bilgisini ve çağdaş Türk Edebiyatı’ndaki yerini yadsıyamam. Zira halka ve topluma bu kadar mâl olmuş bir insanı eleştirmek benim haddim olmamalıdır zaten. Sadece kendi edebi zevkime pek uymadığını ve 1000kitap’ta kafası Livaneli konusunda karışık insanların bu yazılanlara göre tercih yapabileceğini düşündüğümden dolayı elimden geleni yapıyorum...
Nesli okurunun profil resmi
Bu kadar eleştirel yaklaşma Adam gayet güzel yazmış sen kimsin ki eleştiriyorsun. Kendin bir kitap yaz öyle konuş.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
öncelikle şu konuları idrak etmemiz lazım: 1- bir kitabı eleştirince eleştirmen olmuyoruz, bir kitabı eleştirmiş oluyoruz 2- bir kitabı eleştirmek için bir fakülte okumak ya da bir kitap yazmış olmak gerekmiyor, her okur bir kitabı eğer mantıklı nedenleri varsa eleştirebilir
2 sonraki yanıtı göster
Fatih Karakaya okurunun profil resmi
Günümüz popüler kitapları hakkında “Muhteşem! İnanılmaz!” gibi cümleler o kadar çok söyleniyor/yazılıyor ki çoğu insan(ben de dahil) kitabın içeriği nedir, edebi açıdan nasıl bir kitaptır bilmeden kitabı alıp okuyoruz. Yüksek beklentilerle okuduğumuz kitaptan da çoğu zaman tam anlamıyla tatmin olmuyoruz. Sonuç olarak da ne anlattığını unutup gittiğimiz okumalar çıkıyor ortaya. Tabii Zülfü Livaneli gibi sanat değerinde işler çıkaran kişilerin çok okunması gayet doğal ancak bu kişilerin her yazdığı çok iyidir diye bir kural da yok; bunu göstermek adına incelemeniz yerinde olmuş. Kitaba, içeriğine, teknik detaylara yaklaşımınız için teşekkürler Oğuz Bey. Elinize sağlık :)Böyle gerçekçi, tanıtım yazısı cinsinden olmayan incelemelerinizin devamını bekliyorum :)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Bu da benim aklıma sanatta "kitsch" tanımıyla kullanılan kibirli ve ticari kaygılarla üretilmiş olan rüküş ve sıkıcı ürünleri hatırlatıyor. Livaneli'ye ait okuduğum 3 kitapta da ben bunu algıladım diyebilirim. Genelde her platformda beğenilen yönleri var fakat kimse eleştirmeye yanaşmıyor, bu da eksik bir yorum ortaya çıkartıyor diye düşünüyorum. Umarım böyle incelemelerin devamını getirebilirim, benim için de çok öğretici olduğunu söylemem gerek. Teşekkür ederim verdiğiniz değer için. :)
28 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.