Gönderi

Yıldız bilimi
Müslümanların yönetimindeki toprakların coğrafi konumu, Hindistan’ın güney bölgeleriyle entelektüel alanda alışverişi kolaylaştırır. Bu bölgelerin özellikle matematik bilimler alanında son derece olumlu bir etkisi olur. Halife Mansur (y. 712-775) tarafından Doğu İslam bölgelerinin yeni başkenti olarak kurulmuş olan Bağdat’a 750 yılı civarında astronomi konusunda bir Hint eseri ulaşır ve 775 yılı civarında Arapçaya tercüme edilerek Sindhind adıyla tanınmaya başlar. Bu eser, İslam dünyasının yıldız bilimiyle ilk teması sağlar; zamanın ölçümü, coğrafya ve astrolojiyle sıkı bağlantıları olan bu bilim dalı birkaç yüzyıl içinde halifeler, âlimler, dini liderler, hatta inananların ilgisini çeken bir alan haline gelir. Sindhind’in tercümesinden sonra 780 yılına doğru Ptolemaios’un yıldızların dünyanın çeşitli bölgeleri ve yıldız fallarının hazırlanışı üzerindeki etkilerini konu alan Tetrabiblos [Dört K tap] eseri Yunancadan Arapçaya tercüme edilir. Halife Harun er-Reşid (766-809) zamanında Eukleides’in Stoicheia [Elementler] eserinin bazı kısımları tercüme edilir, IX. yüzyılın başında da halife el-Memun (786-833) Bağdat’ta Hikmet Evi’ni kurar. İskenderiye’deki ünlü kütüphaneden ilham alınarak yaratılan bu yerde âlimler harıl harıl çalışıp özel anlaşmalarla Bizans İmparatorluğu’ndan elde edilen Yunan elyazmalarının tercümelerini gerçekleştirirler; bu metinlerin arasında Platon’un (MÖ 428/427-348/347), Aristoteles’in (MÖ 384-322) ve başlıca yorumcularının eserleri vardır. Hikmet Evi’nde ağırlanan âlimler hem Müslümanların yönetimindeki Doğuda hem de birkaç yüzyıl sonra Latinlerin yönetimindeki Batıda bilim alanında büyük etki sahibi olacaktır.
·
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.