Gönderi

- Adım gibi biliyorum ki, çocuğumun yaşamasını istemeden yapamam, dolayısıyla stoacı olamam. Bu stoacılığı reddetmek değil; stoacılık, bu söylediklerimi zayıflığımın itiraf olarak görürdü. Ama bu zayıflık gerçek bir olgu olduğuna göre, hesaba katılması gerekir. Aynı şey Epikurosçuluk için de geçerli. Bir Epikurosçu, bir insanın çocuğunun sağlıklı olmasını arzulamasının doğal ve gerekli bir arzu olmadığını, dolayısıyla böyle bir istek duymamak gerektiğini anlatırdı. Kendi adına konuş! Ben böyle davranamayacağımı biliyorum. Bu iki öğreti, ettik aşırılıklardır. " Bilgeliğin de aşırılıkları var," diyecektir Montaigne, "ve o da ölçülü olmaya en az delilik kadar muhtaçtır." Haklı. Stoacılık ve Epikurosçuluk abartılı, aşırı öğretilerdir ve bu noktada bilgelikleri eksiktir. Buna karşılık Aristotales ve hatta Montaigne bize olağan bir bilgelik üzerine düşünmeye öğretecekler: Herkes için, daha doğrusu hemen herkes için de her gün geçerli bir bi bilgelik - bilge olmayanlar için, başka bir deyişle sizin ve benim için bir bilgelik.
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.