Mevlana ya sormuşlar aşk nedir diye,
“ Ben olda bil , Aşk bir haldir, kal değildir, söz değildir . Onun için hal anlatılmaz, yaşanır “ diye yanıt vermiş.
Mecnun Leyla’ya olan aşkından çöllere düşer, sırf sevgilisinin gözlerine benziyor diye, ceylanlarla dost olur... Sonra Leyla’sına kavuştuğunda ise “ Leyla ben’im içimdedir, sen kimsin? “der ve Leyla’yı tanımaz. Kendini, sevgilinin aynasında görmektir aşk... Sevgilinin suretinde Yaradan’ın koşulsuz sevgisini bulmaktır.
Mevlana'nın dediği gibi, Sen’i, ben’i aşıp bir olmaktır aşk.
"Leyla benim içindedir , sen kimsin !??
Divandan yazayım !!!
Leyla'nın güzelliği de Mecnun'dan ileri geliyordu. Güzelliğe olan ilgi, aşktandı ...
Bir gün, gönlü yaralı Mecnun, çölde ağlayıp inleyerek ve hasta bir hiiıde gezmekteydi.
Bir levhada Leyla'nın ve Mecnun'un görüntüsünde çizilmiş iki yüz resmine rastladı.
(Hemen) sevgilisinin resmini levhadan kazıdı ve kendi resmini bıraktı.
Kendisine iki resimden birini neden sildiğini sordular;
Dedi ki: "Bizim için gerçek birdir. Birlikte, iki ayrı görüntü bulunmaz."
"Bizim ikilikten kurtulmuş olduğumuzu bilgi sahiplerinin çok iyi bilmesi lazım."
Soran kişi dedi ki: "Sevgilinin resmi kazınsın, senin resmin dursun; bu ayıp değil mi?"
"Sen nasıl kalırsın da, o, toprak olur? Bari onu bırak da kendi resmini kazı!"
(Mecnun) dedi ki: "Aşk yolunda sevilenin sevene örtü olması uygun mudur?"
"Aşıklar ten; sevgili ise candır. Ten gözle görünen; can ise tende gizli olandır."
Leyla'nın sokağındaki köpeğin gözlerinden öper Mecnun. Psikologlara göre, bu bir davranış bozukluğudur. Edebiyatçılar ise, bu davranışın önünde saygıyla eğilir.
Leylâ’sı uğrunda ve onun aşkı ile çöllere düşen Mecnûn, salyaları akan, tüyleri dökülmüş bir köpeği seviyor, okşuyor ve gözlerinden öpüyordu. Bu hali gören birisi dayanamadı; Mecnûn’a bağırdı:
“- A akılsız adam! Bu ne sersemliktir! Bu hayvanı, ne sarılmış öpüyorsun?
Mecnûn cevap verdi:
“- Sen ne anlarsın?! Bu köpeğin ne meziyeti var biliyor musun?!. Bu kadar köyün içinde gitmiş de Leylâ’nın köyünü yurt edinmiş ve o köye bekçi olmuş!.. Bunun bir kılını arslanlara değişmem. Gönlüne, canına, irfanına dikkat et ki, onun faziletini göresin!.. Leylâ’nın köyünü yurt tutan köpeğin ayağının bastığı toprak bile benim için azîzdir…”Mesnevî’de diğer bir Leylâ hikayesi:
Devrin hükümdarı Leylâ’yı görür, hayret eder:
“- Mecnûn’un perişan olmasına sebep olan Leylâ sen misin? Senin diğer hemcinslerinden bir farkın yok!..” der.
Leylâ cevap verir:
“- Sen Mecnûn olmadığın için sus!..”
Şeyh Sadî -kuddise sirruh-:
“- Leylâ’nın güzelliğine Mecnûn’un gönül penceresinden bakmalıdır.” der.
Leylâ’yı görebilmek, onun gerçek hüviyetini müşahede edebilmek, senin de Mecnûn gibi sadık bir aşık olabilmene bağlıdır. Aksi halde görülen, suretten başka bir şey değildir. O aşka nail olmayan için Leylâ, sırf bir cisimden ibarettir.