Gönderi

Besbellidir ki sebep, girift bir cebir muadelesi gibi, bir sürü etraf ve maiyet mefhumları ile nisbet kurularak aranan bir ana mana ifade ettiği ve her lisanda böyle olduğu halde bu inceliği anlamayıp onu, en hor bir işaret kelimesi olduğuna bakmaksızın baş mefhum yerine geçirmek, saray kapıcısını sultan tahtına oturtmaktan farksızdır. Bu hal, en sefil bir idrak seviyesine yol açar. Bunun gibi, hasrete "özlem", nisbete "oran", hürriyete "özgürlük", medeniyete "uygarlık", mevzua "konu", cevaba "yanıt", fedakarlığa "özveri", ihtiyaca "gereksinme", haşmete "görkem", ferde "birey", seviyeye "düzey", samimiyete "içtenlik", vs. diyebilen bir kişi, en aziz ve basit halk mefhumlarını baltalamakla, akıldan yana budala, hisden yana odun, insaftan yana vahşi, milliyetten yana da piçtir; insandan başka her şeydir.
Sayfa 112Kitabı okudu
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.