Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

621 syf.
9/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Hayal değil Gerçek!..
İlyada kelime anlamı olarak “İlyon’a Şiirler” manasını taşımaktadır. Dönemin İlyon’u ise günümüz Troya bölgesidir. Yani ismini tamamen bulunduğu bölgeden almıştır. Eser bize Troya Savaşı’nın sadece son 51 gününü 15600 dize ile anlatmaktadır. Tek bir ustanın eseri midir? Yoksa Homeros mu kaleme aldı? Homeros var mı? Yok mu? Gibi soruları bir kenara bırakıp, işin detayına inmeli ve bu güzel dizelerde anlatılmak istenen olayları yaşayarak okumalıyız. Homeros MÖ 9. yüzyılda yaşadığı sanılan bir ozandır. Gözlerinin görmediği bazı kaynaklarda bizlere söylenmektedir. Hayatı hakkında olduğu gibi ancak bu konu hakkında da kesin bir bilgi yoktur. Bildiğimiz tek şey ise İlyada ve Odyssiea diye iki kitap var ve bunların yazarı Homeros olarak bilinmesidir. İlyada öncesi… Rivayet edilir ki Paris, Troya Kralı’nın 68 oğlundan biridir. Doğumundan önce annesi Troya kralı Priamos’un karısı Hekabe – 19 çocuğu olduğu bilinmektedir – çok sancılı bir rüya görür. Rüyası Paris’in doğup büyüdükten sonra Troya şehrinin onun yüzünden ateşler içerisinde kalmış ve yıkılmış olmasıdır. Kan ter içinde uyandıktan sonra durumu Priamos’a anlatır ve Priamos ise kurulda bu rüyayı konu alan görüşmeler yapar. Sonuç olarak alınan karar ki kurulda çok fazla Priamos oğlu vardır. En büyük oğlunun da rüya bilici olduğu söylenmektedir. Herkes hemfikir olur ve Paris’in ölümünü isterler. İlyada da geçen Priamos bilgin bir kraldır ve çocuğunu kendi elleriyle ya da kendi şehrinde öldürmek istemez. Bir çobana verip, çobanın onu öldürmesini ister. Çoban Paris’i alır ve İda Dağı’nda ormana götürür bırakır. Tahminen altı gün sonra yanına varır ve hala yaşadığını, hatta çok sağlıklı olduğunu görür. Bu altı gün boyunca Paris’e dişi bir ayının baktığı en çok bilinen hikâyedir. Çoban bu durumu tanrılar tarafından bir hediye, bir lütuf ya da bir istek olarak görür ve Paris’i alır. Şehre getirirken de bebeği saklamak için para kesesi içerisine koyar; bundan dolayı ise Paris ismini alır. i.hizliresim.com/r5A0bm.jpg Hendrick de Clerck: The Nuptials of Thetis and Peleus – 17. Yüzyıl (Resim1) Aşil’e doğru… Aşil yani Achilleus, yarı tanrı bir baba olan Peleus ve su tanrıçası Thetis’in oğludur. Mitoloji genel olarak bakıldığında hep bir zincirin parçaları halinde devamı gelen konular –efsaneler- bütünüdür. Anne babasının düğünü tek bir tanrı çağrılmadan Olympos’ta yapılır. Düğünü bozmasın diye çağrılmayan tanrı ise Eris’tir. Eris fitne, fesat tanrısıdır. Düğünü öğrendiğinde ise doğruca düğün olanına gider. Elinde bir elma ile protokol masasına yanaşır. (Resim1) Bu masada Zeus ve karısı Hera, Afrodit ve aşkı Ares, Zeus oğlu Hermes, Zeus kardeşi Poseidon, Zeus kızı Athena, Kheiron –centaur-, gelin Thetis, damat Peleus vardır. Elindeki elmayı en güzele diyerek masaya fırlatır :) Ve kavga başlar. Bir yanda Hera, diğer yanda kızı Athena ve Afrodit. Kavganın sonuçlanmayacağını ve sonucun ise Zeus’un söylemesini isterler. Ancak Zeus bu duruma itiraz eder ki özellikle Hera ile karşı karşıya gelmekten kaçınır. Kararın bir ölümlünün vermesini ister. Hermes’i çağırır ve İda Dağı’nda çoban olan Aleksandros’a – Paris – yönlendirir. Hermes ve diğer üç tanrıça çobanı bulurlar, Zeus’un buyruğunu iletirler. Her tanrıça elmayı alabilmek için Aleksandros’a sayısız nimetlerle vaatlerde bulunurlar. Hera bir krallık vaat eder, babası Zeus gibi zekânın dibine vuran Athena en bilge kişi olacağını söyler ve Afrodit ise en güzel ölümlü kadını – Helen – vadeder. Aleksandros elmayı Afrodit’e verir. (Resim2) Afrodit işte o vakit kâinatın en güzel varlığı ilan edilir. Aleksandros yani Paris bu kısımdan sonra Troya prensi olduğunu öğrenir. Kaderde odur ki Afrodit dünyanın en güzel kadını olmasına rağmen kocası Hephaistos en çirkin tanrıdır. Bu hadiseden sonra 10 yıl sürecek İlyada – İlyon – yani Troya Savaşı’na zemin hazırlanmıştır. Tek eksik parça Paris’in Helen’i kaçırmasıdır. i.hizliresim.com/zj6Gzj.jpg Errard le jeune: The Judgment of Paris (Resim2) İlyada bilinen ilk doğu-batı savaşıdır. Yukarıda değindiğimiz ve aşağıda bolca bahsedeceğimiz bir tanrılar arası hesaplaşmadır. Achilleus ölümsüz bir anne ve ölümlü bir kralın oğlu olduğundan az da olsa bahsettik. Thetis’in istemeyerek Kral Peleus ile evlenmesinin ardından gelen bu erkek evlat Thetis için hep bir dert olacağına karar vermesi, doğumdan sonra Kral Peleus ile ayrılacağı ve ölümlü bir babanın oğluna neler sağlayacağını kestiremediğinden dolayı bir işe kalkışır. Achilleus’u ölümsüz yapamazsa bile bebekken yeraltı nehri olan Styx Nehri’nde yıkayıp, tenini çelik kesmez bir hale dönüştürmek istemesi bu kahramanı ölümsüzleştirir. Çünkü o dönemler yakın dövüş savaşların vazgeçilmeziydi. Kargı, ok ve kılıcın teninizde yara açmayacak olması ise tanrısal bir lütuftu. (Resim3) Resimde de gördüğünüz gibi Thetis Achilleus’u ayağından tutup Styx Nehri’ne sokup yıkamaktadır. Tesadüfte o dur ki bir ayağı nehrin dışında kalır ve Achilleus oradan aldığı darbe ile İlyada’dan daha sonraki eserde ölür. i.hizliresim.com/qd5Azd.jpg Antoine Borel (1743-1810) Thetis Immerses Son Achilles in Water of River Styx (Resim 3) Achilleus Styx’te yıkanıp çelik kesmez olduktan sonra eğitimi için Centeur’a –Kheiron- teslim edilir. Centaurlar göğüs alt kısımları at ve üst kısımları olan mitolojik savaşçı bir ırktır. (Resim4) İyi bir savaşçı olana kadarda orada eğitimine devam eder. Sonrasında ise kehanet düşer “Achilleus olmadan Troya şehri fetih olmayacaktır.” Bu kehaneti duyan Agamemnon ise kurnaz Odysseus’u Achilleus’a gönderir ve Troya Savaşı’na katılmasını ister. Achilleus Odysseus’u sever ve sayar. Odysseus ise bu savaşın ölümsüz bir ün getireceğine Achilleus’u ikna eder ve İlyada dizeler başlar dökülmeye. i.hizliresim.com/y6BGkk.png Thetis, Kheiron, bakıcı, Achilleus ve 2 Poseidon oğlu ile Achilleus’u Centaur’a teslim ederken.(Resim 4) Andromakhe Thebaili Eetion’un prenses kızı. Hektor’un karısı ve Astyanaks’ın annesi. Eetion Yunanistan’da bulunan Thebai şehrinin kralıdır. 7 tane oğlu ve bir kızı vardır. Troya ile hem ilişkilerini sağlamlaştırmak, hem de kan bağı olması için biricik kızını deniz aşırı olarak Hektor’a vermiştir. Hektor o dönemde geleceğin Troya kralı olacağına kesin gözüyle bakılan en yiğit Priamos oğluydu. Dolayısıyla oğlu Astyanaks’ta diğer Priamos oğulları arasında en yüksek olasılıkla kral olabilecek veliaht prensti. Andromakhe Troya savaşı boyunca en çok etkilenen kişidir. Akhaların 10 yıl süren Troya kuşatmalarında askerlerin ganimet için Troya’nın civar şehirlerine saldırmaları sebebiyle Andromakhe’nin doğduğu şehre de saldırılmıştır. Şehri eline alan Achilleus Kral Eetion ile yedi oğlunu öldürmüş ve prenses olan Andromahke’nin annesini elinden geldiği kadar en iğrenç şekilde kullanmış, esir edip Troya sahillerine getirmiştir. Hatta öyle kullanılmış ki Troyalılardan kurtarmalık alıp prensesi Troya’ya teslim ettiğinde ancak üç gün yaşayabilmiştir. i.hizliresim.com/pbd5Or.jpg Paris ile Menelaus düellosu akabinde Afrodit tarafından ölümden kurtarılıp, kaçırılan Paris’i savaş alanına çağırmak için gelen Hektor’un Andromakhe’yi odasında göremeyince şehrin surlarında karşılaşmaları. Bu hadiselerden anlayabileceğimiz gibi savaşın en dertlisi, en insansı varlığı Andromakhe’dir. Hayatında Hektor ve oğlu dışında kimsesi kalmamış, bu sebeple iyice yalnız kalmaktan korkup, Hektor’a kaçmayı dahi teklif etmiştir. Ancak ne Hektor Troya kralı olabilecektir, ne de oğlu Astyanaks. Agamemnon tam bir soykırım yapacak, değil beşikteki bebeği anne karnındakileri dahi öldürecektir. Sophokles’in de Elektra eserinde bahsettiği “iphigenia” Agamemnon kızıdır. Kendi kızı iphigenia ise kurban ettiği anlatılır. Buradan da Agamemnon’un ne tür bir kişilik sahibi olduğunu ve Troya’yı bekleyen kıyımı anlamak pek mümkündür. Bu şekilde sayısız efsaneyi sıralayabiliriz İlyada öncesi olarak. Ancak buna ne bizim gücümüz ne de zamanımız yeter. Göründüğü üzere Homeros yazdığı bu kitap ile dünyayı değiştirmiştir. Antik Çağ olsun, ilk çağ olsun, Rönesans olsun ve günümüzde bu eser üzerinden birçok sanat yapılıyor ve bizlerin beğenisine sunuluyor. Kitabın bu denli kıymetli olması ise her dönemde bir okuyucu kitlesi bulmasından kaynaklanmaktadır. Kitap içerisinde bulunan şiirsellik ve değinmeden edemeyeceğim benzetmeler ise harika. Öyle bir dönemde benzetmenin bu kadar güzel dile getirilmesi ve tasvir edilmesi gerçekten insanda hayret uyandırıyor. Bu sebeple tragedyanın ve şiirlerin babası demek en çok Homeros’a yakışır bir sıfattır. Kendinden gelen sayısız kişiyi etkilemiştir. Hatta okumakla kalmayıp araştırma yapanlar dahi vardır. Alman Heinrich Schliemann Troya şehrini 19. yüzyılda keşfeden bir meraklıdır. Gizli yaptığı kazılar sonrasında VII Troya şehrini bulmuş ve Priam Hazinesi’ni önce Atina’ya oradan da Almanya’ya kaçırmıştır. Kaçırılan bu hazineyi müzeye bağışlamış, savaş sonrasında ise hazine ortadan kaybolmuştur. Buradan çıkarılacak en büyük ders ise İlyada her ne kadar destan olsa da kesinlikle döneminin olaylarını gerçekleriyle beraber hikayeleştirerek aktarmıştır demekten kendimizi alıkoyamayız. Bu hadiseden Troya bölgesi değerlenmiş ve gerekli kazılar dönemin devletinde ve günümüzde devam etmektedir. Aklımız ise her zaman bir şeyleri kaybettikten sonra gelir başımıza. Zararın neresinden dönersek kardır diyoruz ve levye ile lahit açanları şiddetle kınıyoruz. Kitabım Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan. Çevirisi işinin erbabı ve ödüllü Azra Erhat ile A. Kadir’den. Kesinlikle muazzam bir çevirisi ve dizgisi var. Kusur bulmak imkânsız. 84 sayfa bir önsöz ile başlıyor kitabımız, hemen ardından 24 bölüme sıkıştırılmış 15600 dize ile karşılaşıyoruz. Kitabın sonuna ise sayfa, bölüm numaralarıyla verilmiş bir isim sözlüğü konulmuş. Gerçekten muazzam bir içerik ve ona uygun önsöz ile sözlük. Sözün özü; kitap okunulası ve tavsiye edilesidir. İçeriğindeki şiirsellik ve ölümlü ile ölümsüzlerin arasındaki rekabetler sizleri de heyecanlandırmaya yetecektir. Sevgi ile kalın. İncelemede resimleri görebilmek için sessizm.blogspot.com/2019/05/homeros... adresinden okumanız tavsiye edilir. EK-1 Deniz perisi Tanrıça Thetis bilinenin aksine çok güzel ve alımlı olağanüstü bir tanrıçaydı. Zeus onunla birlikte olmak istemiş ancak Thetis’in üzerinde olan lanet Zeus’un gözünü korkutmuş ve işine gelmemiştir. Rivayete göre Thetis’in doğacak oğlu babasından çok güçlü olacaktı. Olympos tanrılarındaki kibir ise asla kendilerinden güçlü bir ölümlü ya da ölümsüz bir kişiyi kabullenemeyecek kadar fazlaydı. Bu sebeple Thetis isteksiz olsa da Zeus onu bilinçli olarak ölümlü Peleus ile evlendirdi. Doğan çocukları Achilleus kendi döneminin en güçlü insanı olarak mitolojiye geçti. Eğer ki Peleus yerine Zeus olsaydı babası, Zeus’un da sonu Kronos gibi Tartaros’a gönderilmek olurdu. Çünkü Achilleus ne kadar tanrıça çocuğu olsa da tanrılardan haz etmezdi.
İlyada
İlyadaHomeros · Türkiye İş Bankası Yayınları · 20147,3bin okunma
··
2.158 görüntüleme
Furkan okurunun profil resmi
Mitolojiye tam anlamıyla başlama arifesindeyken çok iyi bir incelemeye maruz bıraktınız. Bilginize sağlık.
Tayfun okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Çok yerinde bir seçim yapmışsınız mit okumaya karar vermekte. Çok başkaca bir dünya ve çok katmanlı... Daldıkça yeni hikayeler, yeni efsaneler ile karşılaşıyorsunuz. Dilerim aynı tadı alırız. Keyifli okumalar.
1 sonraki yanıtı göster
Tayfun okurunun profil resmi
EK-1 Deniz perisi Tanrıça Thetis bilinenin aksine çok güzel ve alımlı olağanüstü bir tanrıçaydı. Zeus onunla birlikte olmak istemiş ancak Thetis’in üzerinde olan lanet Zeus’un gözünü korkutmuş ve işine gelmemiştir. Rivayete göre Thetis’in doğacak oğlu babasından çok güçlü olacaktı. Olympos tanrılarındaki kibir ise asla kendilerinden güçlü bir ölümlü ya da ölümsüz bir kişiyi kabullenemeyecek kadar fazlaydı. Bu sebeple Thetis isteksiz olsa da Zeus onu bilinçli olarak ölümlü Peleus ile evlendirdi. Doğan çocukları Achilleus kendi döneminin en güçlü insanı olarak mitolojiye geçti. Eğer ki Peleus yerine Zeus olsaydı babası, Zeus’un da sonu Kronos gibi Tartaros’a gönderilmek olurdu. Çünkü Achilleus ne kadar tanrıça çocuğu olsa da tanrılardan haz etmezdi.
Roquentin okurunun profil resmi
Reis pek bir keyifle okudum incelemeni, çok özlemişim, her şeyleri de yazmışsın, İlyada okunacaksa böyle okunmalı diyor, önünde saygıyla eğiliyor ve kendi reklamımı da yaparak senin incelemen sonrası İlyada için küçük bir üslup bilgisi mahiyetinde kendi destanımı ekliyor çalışma hayatında başarılar diliyorum:) #33042192 Resimler de enfes sayfayı hemen hatmedeceğim, kitabı konuşmak istersen bi kahve ısmarlayabilirim :)
Tayfun okurunun profil resmi
Kalbi altın Ricardo senin şiirselliğine ulaşmak ne mümkündür. İncelemeni okudum ve reklamını destekliyorum. Tanrı’dan sana Andromakhe sabrı ve Achilles gücü niyaz ederim. Kalemin Hephaisto’un dövdüğü kılıç kadar keskin, zekan ise Athena’yı kıskandırsın... Keyifli okumalar. En kısa zamanda o kahveyi içeceğim :)
Tayfun okurunun profil resmi
Ek-2 Platon'un Homeros başta olmak üzere tragedya yazarlarına karşı çıkmasının sebebi eğitimle alakasının olmasından ötürü değildi. Tamamen ahlaka aykırı olmasından kaynaklanmaktadır ki bunu Sokrates’i bildiğimiz zaman daha iyi anlarız. Platon'da Aristoteles'te kendi eserlerini edebiyatın bir diliyle kaleme alır ve öyle sunardı öğrencilerine. Buradaki sorun Tanrıların her yaptığının meşru görünmesiydi. Mesala Aşil ile Afrodit şeviştiğinde sorun yoktu... Ya da Odyseus gidip Agamennon'un kılıcını çalsa bu çok iyi bir şeymiş gibi lanse ediliyordu. Sıkıntı buradaydı, toplumları bu tür heveslerle yüceltemezsin ve taklit ettiremezsin. Platon haklıdır... Bizim ve onların destanlarına baktığımız zaman aradaki farkı çok daha iyi algılarız. Bizim destanlarımızda hırsızlık yoktur, herkesi herkes ile seviştirmeyiz. Yani toplum yararına faydalı olabilecek şeyler bulabiliriz. Bana göre bu eserin en iyi tarafı mitoloji diye bir hikaye silsilesine sebep olması ve çok iyi bir edebi dil kullanılmasıdır. Yukarıda dediğimiz gibi Platon’da Aristoteles de eserlerini yazarken edebi dilden bolça faydalanmışlardır.
Bu yorum görüntülenemiyor
Hauhet Ankh okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.