Eger Etik ve Ahlak aynı temel kuralları farklı şekilde yorumlamakla yetinselerdi, aralarındaki ayrım sadece kuramsal olacaktı. Ancak durum böyle degildir. Spinoza bütün yapıtında bıkıp usanmadan üç tür kişilik oldugunu bildirir: Kederli tutkuların insanı; kendi iktidarını kurmak için bu kederli tutkulara ihtiyaç duyan ve onları sömüren insan; ve insanlık durumundan ve genel olarak insanın tutkularından dolayı kederlenen insan (bu kişi bu tutkulardan tiksindigi ölçüde, bu tutkularla alay da edebilir, bu alay aslında kötü bir gülüştür*). Köle, despot ve papaz ... , ahlaksal üçlü. Epikuros ve Lucretius'tan beri despotlar ve köleler arasındaki derin ve köklü bag bundan daha açık bir şekilde gösterilmemişti: "Monarşik rejimin büyük sırrı ve derin çıkarı, insanları sindiren korkuyu din kılıgı altında maskeleyerek, onları aldatmakta yatar; böylece insanlar kölelikleri için sanki esenlikleri adınaymış gibi cesurca savaşacaklardır**."