Abdullah Öcalan’ı Atina, Moskova ve Roma’ya davet edenler milletvekilleri ve siyasi parti grupları olduğu, hükümetlerin veya devlet mercilerinin böyle bir daveti olmadığı için başkentler arasında cereyan eden uçak yolculukları her türden sabotaja açık ve yarı legaldi. Bu nedenle yolculuklar normalden çıkıp ‘kovalamaca’ya dönüşüyordu. Sahte pasaportlar, sahte kimlik bilgileri, güvenilmez veya ne kadar güvenileceği bilinmez ilişkiler devreye giriyordu. Hükümetler ve devletler bu işin içinden sıyrılmak için, ülkelerinin geçerli hukuk kurallarını uygulamak, örneğin siyasi mültecilik hakkını veren yargı mekanizmalarını işletmek yerine meşru olmayan, daha çok sözlü talimatlara başvuruyorlardı. Bu nedenle olay, yazılı belge ve dokümanlar üzerinden gelişemiyor, bir tür korsanlığa dönüşüyordu. Benzeri her durumda olduğu gibi, gelişmelere devlet istihbarat örgütleri yön veriyordu. Kalenderidis bu noktada ne olursa olsun ‘Apo’nun Türkiye’ye teslimini elinden geldiğince önlemeye çalışan biri konumundaydı. Güney Afrika’dan Şeysel adalarına kadar bir çok alternatifi düşünüyor, planlıyor, gerçekleştirmeye çalışıyordu.Abdullah Öcalan bir ülkeden diğerine atılırken ve giderek hayatının tehlike altına girdiğini hissederken, Kalenderidis’in anlatımına göre soğuk kanlıydı. O güne kadar edinmiş olduğu siyasi ilişkilerin ne derece güvenilmez olduğunu ilk kez anlıyordu. Kendini biraz da olayların akışına terk etmişti.Son durak Atina’da Simitis hükümetinin baskılarıyla Kenya Nairobi yolu gözükünce tünelin ucu da görünür oluyordu. Çünkü Kenya’da birkaç ay önce ABD büyükelçiliğine karşı bir El Kaide saldırısı yapılmış, Nairobi ABD istihbaratının istilası ve CİA’nın hegemonyası altına girmişti. Yunanistan hükümeti de Öcalan’ın Türkiye’ye teslimini istemişti. Kenya bu nedenle o sırada Türkiye demekti.Savaş Kalenderidis Öcalan’ı korumak için son ana kadar direndi ve kendi hükümetiyle ters düştü. Yani Apo’yu satmadı. En azından kendi iddiası böyle. Ancak CİA işin içine girdikten sonra yapacağı pek bir şey de kalmamış demekti. Yunanistan’ın Nairobi konsolosluğundan Apo ile birlikte çıktıklarında yolculuk Somali’ye idi. CİA ajanları şehir içinde yolunu kestiler, Apo’yu kaçırdılar, hava alanında uçağın içinde bekleyen Türklere teslim ettiler.Savaş Kalenderidis ülkesine döndüğünde gözden düşmüştü. İstifa etti. Siyasilerin yalanlarını deşifre etmek için bu kitabı yazdı. Türkiye’li okurun bu olayın arka planını görmesi için Kalenderis’in yazdığı kitabı çevirip yayınlamayı Pencere Yayınları olarak uygun bulduk.