Gönderi

Kanunî’den sonra II. Selim (1566–1574) çoğu vaktini işret meclislerinde,[53] hamam âlemlerinde geçiren bir pâdişah olarak tanınır. Gelenekçi tarihçiler, Osmanlı Devleti’nin bu dönemde kargaşaya düşmesini III. Murad (1574–1595) döneminden başlatmakta haklı görünmektedirler. ... Burada özellikle belirtmeye çalıştığımız nokta, pâdişahın mutlak otoritesi, tüm imparatorluk çatısını tutan kilit taşıdır; 1574–1623 döneminde bu temel kural etkisini yitirmiştir. Tek ve mutlak pâdişah otoritesinin gevşemesiyle beraber, 17. yüzyılda geleneksel yapıda meydana gelen temel değişiklikler şunlardır: I. Şehzâdelerin sancağa gönderilmesi yönteminin kalkması; haremde bir dairede hapis tutulmasına dayanan kafes sistemi sonucu tipik Osmanlı pâdişahının kaybolması. II. III. Murad (1574–1595) döneminde pâdişah, harem kadınlarına bağımlı hale düşmüştür. Sultan Murad üzerinde nüfuz sahibi kadınlar başta, Vâlide Sultan Nûrbânû, onun ölümünden sonra pâdişahın hâsekisi Venedikli Safiye, pâdişahın kız kardeşi Sokollu’nun eşi Esmâ Sultan ve pâdişaha câriyeler sunan Canfedâ Hatun,[55] haremin başı vâlide sultanlar pâdişahlar üzerinde hâkim hatunlar olmuş, genel politikada ağır basan bir rol sahibi olmuşlardır (Tagallüb-i Nisvân).
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.