Gönderi

Sonunda durumu bilinçlendirdim. Çocuk ölmüştü. Hasta falan değildi. Uyuyor da değildi. Sabahları uyanmayacak, fazla meyve yiyip ishal olmayacak, matematik yazılısında çuvallamayacaktı. Ölmüştü. Taş gibiydi. Baharda arkadaşlarıyla oynamaya çıkmayacak, karda kartopu da oynayamayacaktı. Gecenin ikisinde uyanıp banyoya koşmayacak, yediği şekerleri kusmayacaktı. Hiçbir kızın saçını çekmeyecekti. Yapamazdı. Yapmayacaktı. Asla. Hiç. Kesinlikle. Akünün NEG yazan tarafındaydı. Kopmuş bir teldi. Atmış bir sigortaydı. Öğretmen kürsüsü yanındaki çöp sepeti. Kentin dışındaki perili evdi. Tavan arası fare dolu. Ölmüştü çocuk, efendiler, bayanlar, genç kızlar, delikanlılar. Çıplak ayaklarıyla daldaki pabuçları arasındaki uzaklığı size bütün gün anlatsam yetmez. Bir metre gibi bir şey. Ama ışık yılları kadar. Çocuk o pabuçlardan bir daha bir araya gelemeyecek biçimde koparılmıştı. Ölmüştü çocuk.
Sayfa 150
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.