Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

556 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Buhranın Meyvesi: Gazap Üzümü
Ekonomik buhran dönemi, yoksulluk, göç, makineleşme, sermayenin belli ellerde toplanarak insanları zulüm kıskacına alması ve sürekli artacak üretim çılgınlığının başlamasıyla kapitalizmin doğuşu, sömürü düzeninin oluşmaya başlaması… Bir dönemi yansıtması ve belli olguları çarpıcı bir biçimde anlatması bakımından değerli bir kitap. 1900’lerin ilk yarısını anlattığı için bozulmanın başlangıcını, eskinin nasıl yıkıldığını görebiliyoruz. Kitapta insanların yaşam kavgası, yoksulluğa ve zor şartlara rağmen ayakta kalma çabası anlatılıyor. İnsanların asıl sistemle kavgaları ufak tefek kıvılcımları saymazsak yok. O kavga
Bitmeyen Kavga
Bitmeyen Kavga
kitabında var. Bitmeyen Kavga bu kitabın bir dalı, ara bölümü gibi. Gazap Üzümleri’ndeki Tom’un akıbetini merak eden
Bitmeyen Kavga
Bitmeyen Kavga
’ya başlayıp Tom’u oradaki baş karakterin yerine koyarak kitabı okuyabilir. Peki bu kitabın anlattığı dönem hikayesi ve olgularının dışında bize alt metinlerle verdiği mesajlar neler? YİNE NE VARSA YOKSULDA VAR Gerek başlardaki; barda kamyon şoförlerinin şahit olduğu ekmek sahnesi gerek aralardaki ‘ekmeğini aç olanla böl oğlum’ anlayışı gerekse de sondaki final sahnesi yoksulluğuna rağmen varsılların gösteremediği mertliği ortaya koyan gönlü zenginlere dikkat çekiyor sürekli. Cebinde olmayan gönlünde taşıyor diyor adeta. Hatta Steinbeck, bunu davranışlarla göstermenin de ötesine geçip kendini tutamayarak bir karakterine açıktan da söyletiyor; "Bir tek şeyi iyice öğreniyorum," dedi. "Her zaman, her gün, hep aynı şeyi öğreniyorum. Başın dertteyse, canın yanmışsa, bir şeye ihtiyacın varsa... fakir insanlara git. Sana ancak onlar yardım eder... yalnız onlar." (Syf 461) BİRLEŞİRSEK TOK OLURUZ, BÖLÜNÜRSEK YOK OLURUZ Değişen sistem ve bankaların mülk sahibi olmaya başlamasıyla, çok iyi çiftçi olsa dahi tüccar olmayı başaramayıp tutunamayanların sayısı ve uğradıkları zulüm her geçen gün artmaktadır. (Tıpkı bugün bankaların, borçlu olup da borcunu ödeyemeyecek durumda olanların malına yarı fiyatına, üçte bir fiyatına değer biçip el koyması gibi değil mi?) Romanda tarla sahibi çiftçiyken işçi durumuna düşenlerin yaşadığı adaletsizlikleri görürüz. Çaresizlik içinde yere çökenler yan yana geldiğinde sesleri daha gür çıkar. Benzer sahneler ve alttaki o mesaj romanın birçok yerinde döner durur. Steinbeck aslında bize sürekli Yunus Emre’nin “Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz” sözünden destek alarak ifade edersek “Birleşirsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz” diyor. Ayrı ve ümitsiz durmak yerine birleşerek kararlı biçimde karşı koymayı öneriyor. ‘Günlerden bir gün bize fasulye verdiler. Ekşimişti. Adamın biri bağırmaya başladı, hiçbir şey olmadı. Bağırdı, çağırdı durdu. İdare görevlisi geldi, baktı, gitti. Derken bir başka adam bağırmaya başladı. En sonunda hepimiz bağırdık. Hepimizin sesi aynı tona büründü. Bak, işte o zaman koca bina sanki şişti, kabardı, büyüdü. Tanrım! O zaman bir şeyler olmaya başladı işte! Koşa koşa geldiler, bize başka bir yemek verdiler... verdiler... anlıyor musun?"’ (Syf 468) ADALETE DAYANMAYAN KUVVET ZALİMDİR Güven ve asayişin temini olan kolluk kuvvetleri (polisler, vs.) eğer işlerini adaletle yapmayıp gücün yanında yer alırlarsa toplumun şirazesi hepten kayıyor ve zulmün şiddeti katmerleniyor. Üstelik bu olayları çözmek şöyle dursun, durumu daha da karmaşık ve içinden çıkılmaz hale getiriyor. Bunun için Steinbeck, adaletsiz polisin olmadığı kendi halinde kavgasız yaşayan insanların oluşturduğu küçük bir devlet kampıyla bize; böyle olacaksa polis vs. hiç olmasın insanlar anlayış ve dayanışmayla da sorunlarını çözebilirler diyor. Ortaya konan resim bize Blaise Pascal’ın o müthiş vecizesini anımsatıyor: “Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir.” Roman verdiği mesajlarla birlikte, bir dönem Amerika’sını gerçeğe yaslanarak dramatik bazı sahnelerle ortaya koyduğu için etkileyici bir niteliğe sahip. Ancak anlatım bakımından birtakım dezavantajları da var. Steinbeck’in uzun betimlemeleri, lüzumsuz yere lafı dolandırmaları ve fazlaca konu dışına çıkarak ayrıntıda boğulması okuyucunun dikkatini dağıtırken, okuma sürekliliğini de etkiliyor. Ayrıca bu yüzden romanın hacmi de gereğinden fazla artmış oluyor. İlla bu hacimde olacaksa anlatılan konulara dair devam niteliğinde çarpıcı adımlar ya da olay örgülerini tercih ederdim. Bu romana dair eleştirimdir. Evet, roman etkileyiciydi ve bir döneme dair detaylı bir portre çizdiği için unutulmayacak bir eserdi. Ama işlenmesi bakımından
Cennetin Doğusu
Cennetin Doğusu
’ndaki profesyonelliği, planlı çalışmayı göremedim. Cennetin Doğusu anlatım bakımından daha hesap edilerek yazılmış bir eserdi. Muhakkak 13 yıl sonra çıkmış olmasının etkisi vardır. Steinbeck,
Cennetin Doğusu
Cennetin Doğusu
için boşa; "Bugüne kadar yazdıklarım, bu kitap için bir hazırlık niteliğindeydi” dememiş, buna şimdi ikna oldum :) Kitaptaki bazı bölümler eserin çekirdeğini oluşturuyor. Bu kısımlarda düzen-sistemin işleyişi sübjektif yansımalarıyla verilirken genel olay akışı da bu anlatılan kısımları beslemek, daha etkili kılarak desteklemek için kullanılıyor. Mesela; 19. Bölüm bunun en bariz örneği. Bu kısımda romanın temellerini bulmak mümkün. Yine 21. ve 25. bölümler de aynı minvalde, sistemi anlatıp aktarılmak istenen fikri veriyor. Roman için şunu diyebiliriz: İnsan olmayı önemseyip, insan haysiyeti ve onurunu üste koyan, sömürü düzenini kıyasıya eleştirip insanları tekil uyuşukluktan uyanmaya çağıran etkileyici bir eser. -7.5/10-
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 202035,4bin okunma
··
489 görüntüleme
Resul Bulama okurunun profil resmi
Steinbeck atmosfer konusunda çok iyi. O bir kamyonu anlattığında okuyucuyu da içine sokabiliyor rahatlıkla. Çalışacak mı, arıza yapar mı merak ettiriyor. Emin Hocam, bir de sizin kaleminizden okumak çok iyi oldu. Emeğinize sağlık :))
Emin K. okurunun profil resmi
Çünkü Steinbeck iyi bir gözlemci Resul Hocam, o detaylı anlattığı insanların içinde yaşamış ve çok çeşitli işlerde çalışmış. Ailesi de ırgatlık yapan yoksul göçmen bir aile. Tüm bunları toparlarsak, iyi bir anlatıcının elinde değerli bir bütüne dönüşüyorlar. Teşekkürler :))
Emin K. okurunun profil resmi
Romandan gülümseten bir detay: "Kamyoncular nerede duruyorsa, müşteriler de hep oralarda durur. Kazıklanmaz kamyon şoförleri. Bilirler. Müşteriyi onlar getirir." (Syf 188) Bu durum geçerliliğini koruyor. Genelde de pek yanıltmaz :)
Eylül Türk okurunun profil resmi
Ve okuru tesiri altına alan olağanüstü bir yorum👏 Niyâzi Mısri'yi anmadan olmaz; "Kimseye bâkî değildir mülk ü devlet, sîm-ü zer. Bir harâb olmuş gönlü ta'mîr etmektir hüner." Emeğiniz vefa bulsun Emin Hocam.Varolunuz.
Emin K. okurunun profil resmi
Bu iyi bir tamamlamaydı Eylül Hanım, aslolan eşyaya yaklaşıp maddeleşmekten öte insaniyetini hatırlayıp gönlü yaşatmak. İnsanlığını yitirdiğinde ortaya çok vahim bir manzara çıkıyor çünkü. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim, kıymetlisiniz, eksik olmayın.
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Can Karakuş okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık, güzel inceleme olmuş ☺️
Emin K. okurunun profil resmi
Zaman ayırdığınız için teşekkürler :)
L Büşra A. okurunun profil resmi
Steinbeck'i ilk olarak "Fareler ve İnsanlar" kitabıyla tanıdım, ikinci kitabı olarak "Gazap üzümleri"ni okudum. Doğru bir okuma oldu mu? Tartışılır, konu olarak çok beğenerek okuduğum yazarlardan bir tanesi. Sizinde incelemenizle beraber tekrar hatırlamış oldum. Henüz diğerlerini okumadığım için karşılaştırma yapamayacağım. Emeğinize sağlık Emin Bey. :)
Emin K. okurunun profil resmi
Ben çok seneler önce Fareler ve İnsanlar'ı okumuştum. Şimdi diğer kitaplarını peş peşe okumuş oldum. Bana göre Steinbeck'in zirvesi Cennetin Doğusu kitabı sonra Gazap Üzümleri geliyor. Eğer yeni baştan kendime okuma sıralaması yapacak olsam son üçe sırasıyla; Gazap Üzümleri-Bitmeyen Kavga ve en son Cennetin Doğusu'nu bırakırdım. Teşekkürler Büşra Hanım :)
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.