Çinliler, Gök Türk ülkesinin doğu parçalarını ele geçirip de buralardaki Türkleri küme küme Çin
topraklarına dağıtırlarken, Kür Şad da diğer prenslerle birlikte yurdundan uzaklaştırılmış, düşman
ellerinde tutsaklık hayatı yaşamaya başlamıştı. Türk beğlerinden kimisi tutsaklığa dayanamayıp ölür
ve kimisi de yasından Türk istiklalini yeniden kurtarmak için bir ihtilal yapmaya karar verdi. Bu fikirle
bir cemiyet kurdu. Kırk Türk bu ihtilal cemiyetine girdiler. Kür Şad, Çin hükümdarını öldürmek ve Çin
sarayında tutsak bulunan Gök Türk prenslerinden Holuku'yu Türkistan'a kaçırıp kağan yapmak
kararını vermişti. Bu suretle istiklal kurtulacak ve Türk bütünlüğü yeniden kazanılacaktı.
Kür Şad ve arkadaşları, sık sık geceleri şehri gezen hükümdarı sokakta öldüreceklerdi. Fakat ihtilalin
yapılacağı gece hava bozdu. İmparator sarayından çıkmadı. Kür Şad, ihtilali hükümdarın sokağa
çıkacağı başka bir güne bırakmayı doğru bulmadı, durulmasından çekindi. Her ne pahasına olursa
olsun o gece meseleyi halletmek istedi. Bu fikirle düşman hükümdarını yuvasında yok etmek için kırk
bir er Çin sarayına saldırdılar.
Çarpışma pek nispetsiz oldu. İhtilalci Türkler, tarihin de bildiği bir sayıda, kırk bir kişi idiler.
İmparatorun sarayını koruyan Çinliler ise ancak Tanrı'nın bilebileceği bir çoklukta bulunuyordu. Buna
rağmen Kür Şad ve arkadaşları pek yiğitçe vuruştular. Lakin sayıca pek az olduklarından saraya girip
Çin hükümdarını öldürmek başarısını gösteremediler. Çinlilerin çokluğu karşısında çekilmek zorunda
kaldılar. Kür Şad ve vuruşmada arta kalan diğer ihtilalciler imparatorun ahırına saldırarak en güzel
atları ele geçirdiler ve kaçtılar. İhtilalci Türklerin arkasına düşen Çinliler, Kür Şad'ı bir ırmağı geçerken
yakaladılar. İhtilalin başı olan Gök Türk çocuğu, Türk istiklali ülküsü yolunda şehit düştü. Bu işlerden
hiç haberi olmayan Holuku da diğer bir yere sürüldü. İhtilal böylece bastırıldı.
Tarihte birçok ihtilaller görülmüştür. Zalim bir sülaleyi veya hain bir idareyi yıkmak için yapılan
ihtilaller vardır. hükumet devirmek için girişilen ihtilallere de rastlanır. Bu ihtilallerin hepsinde aynı
milletten bazen sayısı pek çok insanların kanı akmış ve umumiyetle ihtilali başaranlar iş başına
geçmişlerdir. Kür Şad'ın kırk arkadaşıyla birlikte 639'da yaptığı ihtilal bunlardan hiç birisine benzemez.
Bir kere Kür Şad İhtilali'nde hiçbir şahsi düşünce yoktur. Kür Şad, büyük bir ülkü, Türk istiklali ülküsü
için ileri atılmıştır. Böyle olmasa Holuku'yu Türk eline kaçırıp kağan yapmaya kalkmaz, o yere kendisi
çıkmak isterdi. Sonra 639 ihtilali kahramanları için maddi imkan da güler yüzü gösteren bir dost
değildir. Kırk bir yiğidin hiç çekinmeden ezmek üzere çarpıştıkları düşman sayısının çokluğu ve tutsak
ihtilalcilerin ellerine geçirebildikleri pusatlarla, Çin imparatoru koruyucularının pusatları arasındaki
fark unutulmamalıdır. Ve bir de kırk bir Türk tutsak edilmiş bir milletin çocukları, düşman ise yenmiş
ve hâkim bir ordunun askerleridir. Buna rağmen Kür Şad ve kırk arkadaşı ileriye atılmaktan
çekinmemişler ve en büyük kahramanların vardıkları sonuca ulaşıp bir daha geri dönmemişlerdir.
Kür Şad İhtilali, ilk bakıma istiklal fedailerinin Türklük yolunda şehit düşmesiyle sonsuz kalmış gibi
gözükür. Gerçekte ise çok büyük bir sonuç doğurmuştur. Çin imparatoru tutsak olarak yaşayan kırk bir
korkusuz Türk çocuğunun, sarayına böyle hiç çekinmeden saldırışından o kadar ürkmüştür ki, ileride
yenileriyle karşılaşmamak düşüncesi ile, ülkesine parça parça dağıtılan Türkleri tekrar kendi yurtlarına
göndermiş ve Gök Türkler'e kendisine sözle tabi olmalarını kafi görmüştür. Türk ırkını büyük bir
tehlikeden ve belki de yok olmaktan kurtaran bu olay, Kür Şad ile arkadaşlarının kanı pahasına elde
edilen bir sonuçtur.
Kür Şad tarihin sayfaları içinde gizli kalmış bir kahramanın adıdır. Fakat bu ad, yalnız bu yiğit Gök Türk
çocuğuna ait sayılmaz. Kür Şad adında, namları belirsiz diğer Türk fedainin maneviyatı da gizlidir.
Türk göklerinde, yüzyıllar içerisinde sayısız güneşler görülmüştür. Kür Şad, bunların en parlaklarından
biridir. O, kanlı bir ufkun ardından kaybolalı bin üç yüz yıl oluyor. Kür Şad, o günden beri yok; fakat
Kür Şad'lık ruhu Türk göklerinin ebedî bekçisidir.