Gönderi

"Geçmiş, Mallarino'ya incelenmesi mümkün olmayan muğlâk biçimli bir su yaratığı, bir tür sahtekâr ve ikiyüzlü amip gibi göründü, çünkü dönüp onu mikroskopta aradığımızda artık orada olmadığını görür ve çekip gitmiş olduğundan kuşkulanırız, ama hemen akabinde hiçbir yere gitmediğini sadece biçim değiştirdiğini anlarız ve artık onu tanımak imkânsızdır. Zira eğer o bilmiyorsa, siz de bilmiyorsunuz. Netice itibarıyla geçmişin herhangi bir anında edinilmiş kesinlikler zaman içinde kesinlik olmayı bırakabiliyordu: Bir şey, tesadüfî ya da istemli bir olay meydana gelebiliyor ve hep apaçıklık bir anda geçerliliğini yitiriyor, hakiki olan hakiki olmayı, gözle görülmüş olan görülmüş olmayı, yaşanmış olan da yaşanmış olmayı bırakıyordu: Zaman ve mekân içinde yerini kaybediyordu; yutuluyor ve başka bir dünyaya ya da dünyamızın başka bir boyutunda, bizim tanımadığımız bir boyuta geçiyordu. Peki ama orası neresiydi? Geçmiş değişince nereye gidiyordu? Kalıcı olmaktan, zamanın dayattığı deformasyon karşısında kesinliklerini sürdürmekten, insanların tarihinde yerlerini kazanmaktan aciz olaylar, ödlek ve utangaç bir şekilde, dünyamızın hangi kırışıklıklarında saklanıyorlardı?"
Sayfa 121 - Everest YayınlarıKitabı okudu
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.