Abdülhamîd'in politikasında Makedonya, Balkanların canevine sokulmuş öyle bir kazıktı ki, hem Avrupa Türkiyesinin mirasyedileri arasında ittihat ve ittifaka mâni oluyor, hem de devamlı karışık haliyle büyük devlet menfaat ve rekabetlerini kamçılayarak tedavi kabul etmez bir yara halinde Avrupa siyasetini felce uğratıyordu.