Hayatı konuşalım istiyorum ben biraz bu kitapla. Kalp ritminin ekrana yansıttığı çizgiler gibi seyreder hayat. Bazen keskin çıkışlar, dik yokuşlar bazen beklenmedik inişler tam oh be düze çıktık derken aynı döngü yaşam enerjimiz bitene kadar devam eder durur. Herkes için aynı ama Mücella hariç.
Dışarıda akan bir hayat var ama Mücella'nın değil. Değişen bir dünya var ama Mücella'ya dokunmuyor. Ne dalgaları atlatmak için manevralara ihtiyacı var onun, ne de hayatında ani beklenmedik bir gelişme olma ihtimali.
Sınırları daha o doğar doğmaz çizilmiş bir kuralcı hayatı var. Asla başkaldırma iradesi yok. Boğun eğen uysal bir kız çocuğu Mücella. Her şeye amenna her şeye eyvallah....
Elimizde bize atalarımızdan geçen bir kültür var. Ama işe yaramayacak bizleri bir yerlere taşımayacak çok fazla kalıntıları da barındırıyor içinde. Diğer yanda ani ve keskin çözüm önerileri giriyor hayatımıza. Bir elimizde yanlış da olsa benimsediklerimiz diğer elimizde bize iyi geleceğini bilip inansak da ikna olamadığımız küllerinden doğma süreci.
Böyle bir dünyada çocuk Mücella. Ne verirlerse onunla yetiniyor. Onun hayatını 1920lerde doğmak şekillendiriyor.
Kitap Mücella'nın üstünden ilerliyor. Başından sonu belli hikayesi ama zaten mevzu Mücella da değil. Bir ömre sığan koca bir ülke. Bu yüzden biz de mücellanın sessiz tek düze dünyasından izliyoruz çok partili dönemi, kıtlık, ihtilal zamanlarını. Elektriğin bir eve girişini, gaz lambasının isli penceresinden izlenenlerin artık bir lamba düğmesini açmakla apaçık aydınlanmasını. Aydınlandıkça tatminsizce dağılan evleri, ani ve genç ölümleri, yokluğu ama aynı zamanda varlığı; dirlik düzenliği, savaşın tükenmek bilmeyen hezeyanlarını.
Mücella'nın yaşamı dünyaya sadece bakılan bir pencere. O yüzden hikayesinin seyri belli. Aslolan tarihsel olayların bir eve nasıl girdiği, ondan ne anlaşıldığı, neresinden tutulduğu. Mücella'nın öyküsünde Mücella dünyayı bu kadar anladı. Bir radyo istasyonunu doğru kanalı bulana kadar evirip çevirdi ve makus talihe eyvallah deyip bir nohut kahvesinin buharında dünyayı izledi.
Şiir gibi bir dille yazmış yazar, çok akışkan, pek sıcak.
Keyifle okunsun...