Gönderi

Nasıl ki okumayı, bir mesleği icra etmeyi öğreniyor isek, her şeyde ve her daim Tanrı'ya teslim olan kainatı da öğreniriz. Bu süreç çıraklık gibidir. Her çırak gibi çok çaba harcamaya ve zamana ihtiyaç duyarız. Sonunda ehil olmuş kişiler için ise olaylar ve şeyler arasında bir fark yoktur, okumayı bilen için aynı cümlenin kırmızı yahut mavi mürekkeple yazılanın da bir fark olmadığı gibi. Çıraklığı biten için her şey kutsal ve sonsuz bir hoşluğa sahip sözün akis etmesidir. Yani artık onun için acı yoktur. Istırap ve ağrılar yalnızca bazı vakaların farklı renkte mürekkeplerle renklendirilmesidir. Okumayı bilmeyen için, bir cümlenin hangi renkte yazıldığı önem arz etse de okuryazar olan bununla ilgilenmeyecektir. Bir çırak yaralandığında yahut yorgunluktan şikayet ettiğinde, işçiler ve köylüler ona şu güzel sözü söyler: "Mesleğin şimdi vücudunda yer etmeye başlıyor." Bizler de her acıyı hissedip, ıstırap çektiğimizde, esasen hakikatin, dünyanın nizamının, Tanrı'ya itaatin vücudumuzda yer etmeye başladığını söyleyebiliriz.
Sayfa 42 - Ketebe, 1. Baskı (E-Kitap)Kitabı okudu
··
109 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.