Husrev evvel sordu: "Nerelisin, genç?"
Ferhat cevapladı: "Dost diyârından."
Dedi: "O diyârda hangi sanat var?"
Dedi: "Gâmı alıp, cân satıyorlar."
Dedi: "Cânı satmak hiç edep değil."
Dedi: "Âşıklarda bu acep, (taaccüp) değil."
Dedi: "Yürekten midir çektiğin bu gâm?
Dedi: "Yürek nedir, cândan âşıkam."
Dedi: "Azizdir mi aşkı Şirin'in?"
Dedi: "Onu cândan bilirim şirin."
Dedi: "Ay gibi onu gece görüyor musun?"
Dedi: "Uykum gelirse, yatar mıyım ben?"
Dedi: "Kalbin onu unutur ne zaman?"
Dedi: "Topraklarda yattığım zaman."
Dedi: "Adım atsan sen otağına (odasına)?"
Dedi: "Baş koyarım ben ayağına."
Dedi: "Yara açsa gözünde eğer?"
Dedi: "Diğerini de veririm gider."
Dedi: "Biri ona el sürerse eğer?"
Dedi: "Taş olsa da, bil, demir yer."
Dedi: "Elin ona yetişemez ki?"
Dedi: "Ayı uzaktan görmek iyi."
Dedi: "Varlığını isterse âniden?"
Dedi: "Yalvararak âcilen veririm ben."
Dedi: "Geç, -söylerse,- başından hemen?"
Dedi: "Başı verip kurtulurum borçtan."
Dedi: "Dostluğu eyle kendinden kenar."
Dedi: "Böyle bir iş görür mü dostlar?"
Dedi: "Emin ol, bu hayâl hamdır."
Dedi: "Emin olmak bana haramdır."
Dedi: "Gel çek elini, sabra ver karar."
Dedi: "Hiç cân için sabretmek olar?"
Dedi: "Sabretmeğin faydası çoktur."
Dedi: "Kalb sabreder, kalbim ki, yoktur."
Dedi: "Hangi gâmdır korkutan seni?"
Dedi: "Yalnız hicrân korkutur beni."
Dedi: "İster misin dünyâda hemdem?"
Dedi: "Kendimi de hiç istemem."