Gönderi

Bu bilgibilimsel tartışmada benim ikili bir konumum var: Bir yandan Toulmin ve Antony Flew ile birlikte güdünün Aristotelesçi biçimsel neden ile başlatılıp modem bilgibilimde işlevsel bağımlılık kavramıyla örneklenen açıklama türüne indirgenmesinin "... -nin nedeni" anlamındaki güdüyle hiçbir ilgisi olmadığını savunuyorum.³⁰ "... -nin nedeni" anlamındaki "güdü" ile, gözlemlenebilir olgular arasındaki ilişki anlamına gelen "neden" arasındaki ayrım hiçbir biçimde önermelerin genellik derecesiyle ilgili değil. Brentano, Dilthey ve Husserl'in ruhsal ya da tarihsel olanın anlaşılması ile doğanın açıklanmasını birbirinin karşısına koyarken akıllarında tuttukları ayrımdır bu. Güdüler bu anlamda tarihsel olanın tarafında yer alır, doğanın bölgesinden ayrı, zamansal parçalarının genelliğine ya da tekilliğine göre ele alınabilen bir bölge olarak anlaşılır. Öte yandan, güdü ile neden arasındaki düz zıtlık, Freudcu söylemin ortaya koyduğu bilgibilimsel sorunu çözmez; bu söylemin düzeni, benim "arzunun anlambilimi" dediğim sıra dışı bir var olma türüne göre sağlanıyor; güdü-neden seçeneklerinin dışına düşen karma bir söylem bu. Tartışmada ulaşılan bir nokta, analitik söylemin kısmen güdüyle ilgili kavramların alanına denk düştüğüdür. ³⁰ Toulmin, Postscript (1954), Philosophy and Analysis, s. 155-56.
Sayfa 316
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.