— Zahar, Zahar, diye bağırdı. Zahar'ın sesi,
atlayışıyla birlikte duyuldu:
— Ne var gene? Bilmem artık ayaklarım
tutacak mı?
— Zahar, sen ne zehirli bir adamsın.
Zahar alındı:
— Zehirliymişim! Ne diye zehirli olayım?
Kimi öldürdüm?
— Zehirlisin ya. Benim hayatımı
zehirliyorsun.
— Ben zehirli değilim.
— Öyleyse ne diye bu ev meselesini başıma
kakıp duruyorsun?
— Benim elimde ne var?
— Ya benim elimde ne var?
— Ev sahibine yazacağım dememiş miydiniz?
— Evet, evet, yazacağım; dur bakalım. Her
şey birden olmaz ki.