Gönderi

Geri kalmış bir toplum olan Türkiye’mizde bütün bu operasyonlar yakın geçmişte uygulanmış ve yerel kaynaklar kurutulurken Türkiye’nin hiç muhtaç olmadığı bazı ürünleri Türkiye’ye satmak mümkün olmuştur. Bilindiği gibi on yıl önce diğer ülkelere buğday ihraç eden Türkiye’miz bugün dünyanın en çok buğday ithal eden ülkelerinden biri haline gelmiş bulunuyor. Buna karşılık buğday ekim sahası her gün biraz daha daralırken Türkiye’de daha çok tütün, daha çok fındık ve çay ekilmeye ve başka ülkelerde yetiştirilmesi güç olan afyon ve benzeri ürünlerin tarımı geliştirilirken zeytinyağı yerine soya yağı kullandırılmaya çalışılmaktadır. Türkiye’nin artık kendi kendini besleme yeteneğini kaybetmiş ve ekonomik yapısı, ileri toplumların kontrolü altına girmiş bir toplum manzarası göstermektedir. Bu ileri ülkeler, bize buğday verip vermemek, soya yağı ihraç edip etmemek, zeytinyağlarımızı veya tütün ve fındığımızı satın alıp almamak suretiyle davranışlarınızı kontrol edebilme yeteneğindeki kavuşmuş bulunuyorlar. Sonuçta hayatında soya yağı ve margarin yememiş insanlar, reklam ve çeşitli baskılarla margarin tiryakisi haline getirilmiş ve soya yağı ithali mecburi bir yağ haline gelmiştir. Fındık, zeytinyağı ve tütün gibi ürünlerimizi değer fiyatlar ile istediğimiz topluma satma yeteneğinin de bizden alınmak istendiğini ve hükümetlerin üreticiyi korumak için bazı koruyucu önlemler aldıklarını, yakın geçmişin olaylarını izleyenler hatırlayacaklardır. Gerçekte bir buğday ülkesi olan Türkiye’nin neden buğday ithal eden bir ülke haline getirildiğini ve dünyanın en nefis zeytinyağlarını üreten Türkiye’nin neden dolayı lezzetsiz ve margarin yapımından başka hiçbir işte kullanılması mümkün olmayan soya yağının binlerce tonunu ithal ettiğini anlamak zor bir iş değildir. Tereciyle tere satmaya pek benzettiğimiz bu operasyonda ileri ve güçlü bir ülke olan Amerikalı dostlarımız başka ülkelerde de denenmiş bir başarıya ulaşmışlardır.
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.