Gönderi

Senin şehrinin ışıkları yanmıyor. Toprağı kuru,güçsüz. Toprağında yeşeren tek bir bitki yok. Şehrin kan ağlıyor senin; bilmiyorsun. Savaş var, açlık var,acı var,en çok da hasret var senin şehrinde. El yordamıyla yürümeye çalışıyorum orada. Aç ruhlara, mutsuzluklara, ihtiraslara, yalanlara takılıyorum... Aç ruhlara, mutsuzluklara, ihtiraslara,yalanlara takılıyor ve düşüyorum iki adımda bir. Her düşüşümde, canım daha çok yanıyor. Her düşüm,kabuslara açılıyor senin şehrin çıkışsız kapılarında. Şehrinin çıkışsız kapılarına yığılmış yüzlerce düşüm var, bir zamanlar sonu hayra yorulan. Burada körler yaşıyor. Kör değilsem işim ne burada. Gözüm görür, kalbim kördür. Kör ettin kalbimi. Aşkın kalbimden vurdu bakışım kupkuru hayata. İnançsız. Oysa bir zamanlar, ne büyük bir inançla girmiştim çıkışsız kapılarının birinden şehrinin. Ne hevesti o, ne ihtirastı yarabbim. Cehennemden konuk bir taş olsa üstüne bastığım, erirdi...
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.