Gönderi

Görüldüğü gibi imân, inkârla, bir şeyleri kabul etmemekle başlıyor. Başka deyişle, bir insan neyi inkâr ettiğini bilmiyorsa, neyi tasdik edip, ona bağlanacağını, ona imân edeceğini bilemez. Lâ (ha- yır, kabul etmiyorum, inkâr ediyorum) demesini bilmeyen; İllâllah (sadece Allah'ı kabul ediyorum) diyemez!. Kafasında ve gönlünde ilâhlaştırdığı onlarca, belki yüzlerce değere karşı "la" isyanıyla çıkmasını bilmeyen bir insan, nasıl illâ inkılabıyla tevhid'i gerçekleştirebilsin? Karşı çıkmasını bilmeyen pısırık ruhlar; hiç bir zaman, ama hiç bir zaman imân'ın hürriyet şerbetinden içemezler. Köle ruhlardırlar bunlar.. İstedikleri kadar iri ve adaleli vücutlarda barınsınlar; onlar köledirler. Onların köleleştirilmiş olan dilleri, "hayır!" demeye muktedir değildir artık... Güdülen ve insan vasfını yitirmiş "bel hum adall"lardır onlar.. Ellerinden hakları alınır, ağlamaya bile korkarlar, enselerine binilir, "ben hayvan değilim!" demesini dahi beceremezler. Çünkü onlar, şahsiyetlerini yitirmiş, hayatlan boyunca, "evet", "baş üstüne!", "emredersiniz" demiş; lügâtlarında, "lâ" (hayır!) olmayan zavallılardır. İşte bunun içindir ki, dilinde "lâ"sı olmayanın, "illa" ile gerçekleştirilecek bir inkılabı yoktur. Dünyanın çeşitli yerlerinde ezilen, öldürülen, katliâmlara tabi tutulan mustad'afların haklarını savunmayan veya hiç olmazsa, bu cinâyetleri işleyen emperyalist devletlere karşı içinde nefret duymayanlar ne "lâ", ne de "illâllah" diyebilirler.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.