Semih'in bu incelemesi daha çok okunmayı hak ediyor arkadaşlar, uzun bir aradan sonra sitenin en değerli okurlarından biri olan Semih'ten yeni incelemeler görmek harika.
İncelemede yazdıklarına gelirsek, Kafka'nın Milena için yazdığı mektupların okunup okunmayacağını bilme durumu çok önemli bir ayrım. Hatta buradan sanatta anlaşılma kaygısına geçiş yapabiliriz. Mesela bir ressam, bir resmi çizerken anlam kaygısı gütmeli midir ya da o resmi yorumlayacak seyircinin beğenisine mutlaka hitap etmeli midir şeklinde pek çok soru sorulabilir.
İki yönde de düşünen insanlar olmuş, yani Kafka'nın Milena için yazdığı mektupları okuyacağımızı bilip ona göre yazması gerektiğini düşünen insanlar da var ya da tamamen sanat, yazan içindir deyip Kafka'nın bizi hiç düşünmemesi ihtimali var, keza Kafka da 2. ihtimalle yazmış bütün yazılarını. Zaten bütün yazılarının yakılmasını istediği için Can Öz'ün de dediği gibi pek çoğumuz Kafka'nın vasiyetine uymuyoruz. Ama napalım adam iyi ki yazmış. :)
Şiir konusuna gelirsek, Aristo Poetika adlı kitabında bu konuda : "Şiir sanatı, ya doğuştan yetenekli ya da coşup kendinden geçebilen kişilerin işidir..." demiş. Haydar Ergülen'in şiire yeteneği olduğu aşikar, duyguları geçirebilmeyi çok iyi biliyor. Tema belirleme konusundaki eleştirinde de benzer düşünüyoruz, her şey şiirin ve dolayısıyla sanatın konusu olabilir.
Eline sağlık dostum.