Gönderi

96 syf.
8/10 puan verdi
Bu kitabı, Sabahattin Ali'nin şu sözleri çok güzel özetleyecektir sanırım: "İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı." Farklı düşünen, farklı olan herkesi, her cağda ve tarihte dışlamamış mıdır zaten, toplum... Sürü psikolojisine sahip olanların farklı düşünene, farklı olana hiç tahammülü yoktur zaten; ya kendileri gibi sürüye uyulmalı ya da derhal toplumdan dışlanmalıdır onlar. Yazar aslında insanın birey olmadaki mücadelesini, sürü psikojisinden ibaret toplumla olan savaşımını, martı Jonathan Livingston'un ağzından yalın bir dille anlatıyor. Bu asırlardır var olan bir savaşım değil midir zaten, bitecek gibi de değildir... Kitabın konu içeriği felsefi bir bakış açısıyla içiçe geçmiş, yazar , bir dizi, boş ve anlamsız gelenek, inanç ve değerlerin bizi sınırlandırmaktan başka işe yaramadığını yaşamın özünü ancak kendimizi öğrenmeye, anlamaya adayarak kavrayabileceğimizi kitabın ana kahramanı martı Jonathan Livingston üzerinden dillendiriyor. Yaşamın özüne ve sırrına ancak öğrenerek ve bizi kuşatan sınırları aşma çabasıyla ulaşabileceğini dile getiriyor. Yalın, akıcı, çok doğal ve samimi bir kitaptı; ben severek okudum. Ancak kitabı okumaya karar verenlere kitabın Epsilon Yayınevi çevirisini okumanısı tavsiye ederim.
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201167,6bin okunma
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.