Gönderi

"İçimde söylemek için can attığım o kadar çok şey var ki... Ama bir o kadar da büyük bu şeyler. Gerçekten de içimde olan şeyleri ifade etmekte zorlanıyorum. Bazen tüm dünya, tüm hayat, kısacası içimi mesken tutmuş olan her şey sözcüleri olmam için yalvarıyormuş gibi geliyor bana. Hissettiğim şey... Ah, bunu tarif edemem... Hissettiğim şey çok büyük, bunu hissediyorum ama bunu kelimelere dökmek istediğimde bir çocuk gibi kekelemeye başlıyorum. Duyguları ve algıları yazılı ya da sözlü olarak ifade edebilmek ve bunların dinleyen ya da okuyan kişide aynı duygu ve algılamalar yaratmasını sağlamak çok zor bir iş. Hatta tanrısal denecek kadar zor bir iş. Görüyorsunuz, yüzümü otlara gömüyorum ve burun deliklerimden içime çektiğim nefes beni binlerce düşünce ve hayalle titretiyor. İçime çektiğim o nefes evrenin nefesidir. Ben şiirin ve kahkahanın, başarının ve acının, mücadelenin ve ölümün ne olduğunu biliyorum. Bu otların kokusunun bir şekilde beynimde oluşturduğu görüntüleri görebiliyorum ve bunları size, tüm dünyaya anlatmak istiyorum. Ama bunu nasıl yapabilirim? Dilim bağlı. Az önce bu ot kokusunun benim üzerimde bıraktığı etkiyi sözcüklerle size anlatmaya çalıştım ama bunda başarılı olamadım. Söylemek istediklerimi, beceriksizce bir konuşmayla sadece ima edebildim. Kullandığım sözcükler bana bile deli saçması gibi geldi. Yine de içimdeki anlatabilme arzusunu güçlükle zapt ediyorum. Of!"
Sayfa 155Kitabı okudu
··
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.