Perit ve Meryam içeri girdiklerinde, yüzlerindeki ifadeden bahçede geçen konuşmanın çok da verimli olmadığı anlaşılıyordu. Kadının ümitsizliği, erkeğin umursamazlığı ile birleşince böyle bir tabloyu görmemek imkânsızdı. Günümüz modern çiftlerinin ortalama bir tablosu gibiydi işte. Çünkü ablası ve Perit'in ilişkisi, yeryüzündeki diğer birçok çiftin ilişkisine yakın bir sevivedeydi. Yani birbirlerini sevdiklerini sanan ve bu uğurda bir hayat inşa etmeye çalışan iki farklı cinsiyet. Dünyadaki evliliklerin küçük bir kısmı, zorla yaptırılan evliliklerdi. Geri kalan çok büyük bir kısmı ise birbirlerini sevdiklerini sanan insanların yaptıklarıydı. Daha doğrusu seveceği insanı bulamadığında, korkudan, bulduğu insanı sevmeye çalışanlar. Hoşlanma hissini aşk sananlar. Her taraf bu tarz çiftlerle doluydu. Acaba yeryüzünde gerçekten âşık olup beraber olabilen kaç kişi vardı, diye merak etti Tesla. Kaç tane olabilirlerdi ki? Aslında yıllar önce Shakespeare meseleyi çok güzel özetlemişti. “Beğendiğiniz bedenlere, hayalinizdeki ruhları koyup, bunu 'aşk' sanıyorsunuz" cümlesi, ortalama bir insanın aşk sandığı fizyolojik süreci güzel ifade ediyordu.