Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İnsanlar yalnız kalmaktan bu kadar çok kokmasa daha farklı olabilirdi
Perit ve Meryam içeri girdiklerinde, yüzlerindeki ifadeden bahçede geçen konuşmanın çok da verimli olmadığı anlaşılıyordu. Kadının ümitsizliği, erkeğin umursamazlığı ile birleşince böyle bir tabloyu görmemek imkânsızdı. Günümüz modern çiftlerinin ortalama bir tablosu gibiydi işte. Çünkü ablası ve Perit'in ilişkisi, yeryüzündeki diğer birçok çiftin ilişkisine yakın bir sevivedeydi. Yani birbirlerini sevdiklerini sanan ve bu uğurda bir hayat inşa etmeye çalışan iki farklı cinsiyet. Dünyadaki evliliklerin küçük bir kısmı, zorla yaptırılan evliliklerdi. Geri kalan çok büyük bir kısmı ise birbirlerini sevdiklerini sanan insanların yaptıklarıydı. Daha doğrusu seveceği insanı bulamadığında, korkudan, bulduğu insanı sevmeye çalışanlar. Hoşlanma hissini aşk sananlar. Her taraf bu tarz çiftlerle doluydu. Acaba yeryüzünde gerçekten âşık olup beraber olabilen kaç kişi vardı, diye merak etti Tesla. Kaç tane olabilirlerdi ki? Aslında yıllar önce Shakespeare meseleyi çok güzel özetlemişti. “Beğendiğiniz bedenlere, hayalinizdeki ruhları koyup, bunu 'aşk' sanıyorsunuz" cümlesi, ortalama bir insanın aşk sandığı fizyolojik süreci güzel ifade ediyordu.
·
4 görüntüleme
Ömer okurunun profil resmi
Yalnız kalmaktan korkmak kabul edilebilir. Bizim yapmamız gereken tek başınalığı öğrenmek. Tek başına bir lokantada yemek yemekten çekinen, huzursuz olan insanlar var.
Can Karakuş okurunun profil resmi
Bunun olması için önce ülkende güven duyacağın bir adalet sisteminin oturmuş olması lazım. Yasalar, adalet sistemi caydırıcı olmalı ve hızlı sonuçlanmalı. Ondan sonra da iş kadınlarımıza düşüyor. Bizden önceki kuşakların sahip olmadığı oranda maddi bağımsızlık imkanlarını göz önünde bulundurmalı ve biriyle evlenmeyi gerçekten bilinçli bir şekilde seçmeli. Psikolojik ya da toplumsal baskıdan dolayı değil, salt özgür iradesi ile bunu isteyebilmeli.
6 sonraki yanıtı göster
Can Karakuş okurunun profil resmi
Burda katılmadığım tek bir nokta var o da dünyada evliliklerin küçük bir kısmının zorunluluk olduğu konusu. Bu durum Türkiye özelinde çok da doğru bir tespit değil. Zira Türkiye'nin bir tarım toplumundan sanayileşmiş bir topluma evrilmeye çalıştığı koşullar düşünülürse ancak son 20-30 yıllık süreçte zorunlu evliliklerin sayısı azalmıştır denebilir. Zorunlu evliliğin azalması yine de istenilen düzeyde olmayıp psikolojik zorlama ile yapılan evliliklerin sayısı hâlâ çok yüksek diye düşünüyorum. Zaten yazar da alıntıda görebileceğiniz gibi bunun teşhisini koymuş: "Korkudan"
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.