4 yıl lise okudum ama 2.5 sene ders gördüm sadece. Çünkü 1 yıl hariç diğer 3 yılda kadın ingilizce öğretmenlerimiz hamilelikten ötürü okula gelemiyorlardı. Diğer 1 yıl tam dönem eğitimi de erkek bir hocayla tamamlamıştım. :)
Ortaokulda hocamın çok iyi, çok başarılı eğitim programı sayesinde temelde gerekli birçok şeyi öğrendim ve altı ay sonrasında gittiğim ülkenin diline yaklaşık olarak bir yıl sonra kendi anadilim gibi hâkim oldum. Burada izlenecek, dikkate alınacak ve uygulanacak metotlar çok önemlidir.
Bunların dışında, kişinin de gayreti önem arz etmektedir. Yoksa, siz ne yaparsanız yapın, ters yöne akan bir ırmakta kürek çekmiş gibi, yorulduğunuzla kalırsınız.
Öğretmeni sevme konusunda kesinlikle haklısınız. Ortaokuldaki ilk Almanca öğretmenimi çok sevmiştim. Üstelik sınıfta en başarılı öğrenciydim. Ama askere gidip de yerine başka bir öğretmen gelince, sonraki yıl 50'den şaşma 60'ı aşma kuralını benimsemek zorunda kaldım. Sanki hiçbir şey bilmiyordum, bildiklerimi de unutmuştum.
Yabancı dil pratikle öğrenilir. İlkokuldan liseye kadar yabancı dil eğitimin de öğrencilerin pratik yapma imkanlarını geliştirmeye yönelik uygulamalar ya yetersiz yada hiç yoktur. İngilizce,tahsil hayatım boyunca en başarılı dersim olmasına rağmen,pratik uygulama da tıkanıp kalıyordum. Öğrencinin içinde varsa eğer ve sistemden de umudunuz yoksa kendiniz yaratacaksınız bazı şansları çünkü başka bir alternatifimiz yok.
Pratik içinde ortam lazım sanırım. İlgisi olan gençler o ortamı bir şekilde oluşturuyor. O ortamı bulamayanlar da öğrendiklerini unutup gidiyor, sanki hiçbir şey öğretmemiş gibi.
Üniversitede bir hocamın mükkemmel bir tespiti vardi. Bizim ülkede bilen öğrenci ile bilmeyen arasında sadece 2 hafta vardir.bilen öğrenci zamanında sınavı geçer ve ardından unutur.bilmeyen öğrenci 2 hafta sonra butunlemede verir ve ardından hemen unutur..Bu durum tüm kademeler ve tüm dersler için geçerli. O yüzden bu ülkedeki sistemde hicbir sey öğrenmedik öğrenemedik öğretemiyoruz da aynen devam ediyor 🐴🐴🐴