Bir çok dinlerde olduğu gibi, İslâm'da da bütün mezhepler, kendi sinelerinde barındırdıkları başka din mensuplarından daha çok birbirlerine karşı düşmanlık hissediyordu. Başka dinden olanlara gelince; Emevîler, kendilerine tâbi olan başka din mensuplarına (Zımmîler) çağdaş Hıristiyan dünyasında bile nadiren görülen bir müsamaha gösterdiler. Bunlar kendi dinlerinin ibadetlerini serbestçe yapabiliyor, kiliselerini muhafaza ediyorlardı. Tek şart, bal rengi bir elbise giymeleri ve gelirlerine göre şahıs başına senede bir ilâ dört dinar (4,75 il-â 19 dolar) bir vergi ödemeleriy di. Bu para da ancak askerî hizmete elverişli gayri müslimlerden alınırdı. Rahipler, kadınlar, çocuklar, köleler, ihtiyarlar, körler ve çok fakirler bundan muaf olduğu gibi İslâm cemaati menfaatine toplanan yüzde iki buçuk vergiden de muaftılar; üstelik hükümetin himayesi altında bulunuyolardı. Bunların şahitliği İs lâm mahkemelerinde kabul edilmezdi; ama kendi reisleri, kanunları ve hakimleri muvacehesinde kendi haklarında diledikleri gibi karar verebilirlerdi. Daha son ra gelenler arasında zaman zaman daha sert davrananlar oldu Emevîler genellikle müsamahakârdı. Abbasîlerde de müsamahakâr ve sert davrananlara rastlandı. I. Ömer, bütün Yahudileri ve Hıristiyanları, İslâm'ın kutsal toprağı olan Arabistan’dan çıkardı. Ama Mısır da daha önceki Bizans idaresi tarafından Hıristiyan kiliselerine yapılan yardımı ödemeye devam etti.