Hayatımda herhalde en sık karşilaştığım soru "Hangi köydensin?" sorusudur. Maksat cevap vermek olsun diye köyümü söylerim ama köye dair aklımda kalan tek şey, ben henüz ufakken, abimgille beni köpeklerin kovalamış olmasıdr. Bu açıdan akrabaların deyişiyle "Şeherli çocuğuyum" ben ama şeher Çorum olunca, incelemendeki bazı ülke sorunlarını ucundan kıyısından da olsa hissetmemek elde değil. Bu cehalet veya bilinçli şeklide estirilen cehaletle yetişmiş insanlar... Dündü sanırım, Madımak katliamının yıldönümüydü. Benzer bir olay da Çorum olaylarıdır. Bunun etkileri halen hissediliyor; aile, akraba veya şehir halkı arasındaki sohbetlerde konusu açılınca veya alakasız da olsa tepkiselliğe yansıyarak kendini belli ediyor. Örneğin; bir süre dönercide çalışmıştım. Esnaf dönercisi, bir aile işletiyor; iki kardeş ustalık yapıyorlar. Neyse ben ustaların alevi olduğunu bir sene sonra öğrendim. Keza üniversitedeki arkadaş grubumun yarısının alevi olduğunu ilk dönemin sonlarına doğru öğrenmem gibi. Bana garip geliyordu bir sır gibi kimliğin gizlenmesi ama insan büyüyüp ve okudukça, ülkenin gerçeklerini tanıdıkça o kadar garipsemiyor. Çünkü Mars'ta koloni kurma gibi şeylerin konuşulduğu 2020 senesinde biz hala Alevi insanların uğradığı ayrımcılık sorununu çözememişiz. Böyle çözülmeyen sorunlarımız çok ve işte en mühim bu tarz sorun, incelemende bir devrimin ihtiyac duyulduğunu belirttiğin eğitimimiz! Ben bu tarz bir devrimi, önümüzdeki 50-70 senede beklemiyorum açıkçası. Umarım yanılırım.
Şuna çok güldüm ve hak verdim: "Mehmet Efendi mademki ermişmiş, neden dua edip borcundan kurtulmuyor?" Aklıma tekerlik sandalyede olan ama herkesin de şifa vs aradığı bir şeyh geldi. Adamda gerçekten keramet olsa kendini iyi eder derim her gördüğümde. Bu açıdan hep diyorum yine diyorum devrim, İslam'la yüzleşmeden geçiyor; başka yolu yok. Atatürk'le bunun temeli atıldı ve ilk fitili ateşlendi. Elbet hesaplaşılacak ama önümüzdeki 50-70 senede bunu da beklemiyorum. Sözün kısası yanlış zamanda doğmuşuz :DDD
Kalemine sağlık :)