Gönderi

Rüyalarda işitsel niteliğin asgari düzeye indiği sıkça vurgulanan bir husustur. Emil Kraepelin daha 1910'da, bir rüyada görsel nitelik­lerin baskın olduğuna, ama konuşma dilinin alımlanmasmm açıkça uyanıklık haline ait olduğuna dikkat çekmiştir: "Bu noktada, rüyala­rımızın vizyonlar ve hareketlerin temsilleri aracılığıyla kendilerini açığa vurduğunu, işitsel algıların ise arka plana çekildiğini hatırlıyo­ruz. Aynı zamanda, konuşmanın işitilmesinin genellikle en önemli duyu algısı kaynağı olduğunu." Konuşmanın unsurlarını hatırlamanın güçlüğü de bundan kaynaklanmaktadır. Bellek, rüya imajla­rım genelde seslerden çok daha kolay saptayabilir. Kraepelin, henüz olgunlaşmamış olmakla birlikte, makul bir sonuç çıkarmıştır bun­dan. Bu sonuca göre rüyalar, bir mantıktan ve sadece dilsel bir yapı­nın sunabileceği bir dilbilgisinden yoksun olduğundan ötürü, bir imaj meselesidir. Başka bir deyişle, imajlar ola­rak rüyalar bizi "somut olanla" karşı karşıya bırakır, ama bir nebze olsun soyut (dilsel) düşünce içermez.
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.