"Oysa, ulaşabilseydim, onun kovuğunda ne büyük bir hazine bulabilirdim: Yaşamımın bütün ülküleri, hayalleri, düşleri- değerleri-; (amaçlarım, ereklerim, hedeflerim), tertipli, düzenli, anlamlı bütünlükler içinde, orada- pırıl pırıl, hiç eskimeyen, yıpranmayan, geçip gitmeyen bengilikleri içinde...
-Kırk Haramilerin Mağarası'ndaki hazine gibi...
Artık çok geç: oraya giremem; girebilseydim bile, diyemezdim, söyleyemezdim onu
-zaten, bilmiyorum, işte..."