Gönderi

Mustafa Sabri’ye göre yakîn bildirme hususunda ilim; bedîhî, burhânî ve tecrübî olmak üzere derecelendirilir. Bedihî ve burhânî bilgi kesinlik bildirirken; tecrübî ilim bir kesinlik ortaya koymaz. Bedihî bilgi, insan aklının inkişâfı ile ortaya çıkar, bir istidlale ihtiyaç duymaz ve sayısı çok azdır. Burhânî bilgi, bir tefekküre baglı olarak aklî burhânla ortaya çıkar. Bu bilgiye ulaşma derecesi kişiden kişiye göre artıp çoğalır. Tecrübî bilgi ise, tecrübe sonucu doğan ve şahıslara bağlı olarak niceliği değişebilen bir bilgidir.10 Burhânî bilginin oluşturduğu kesinlik, his ve tecrübenin sağladığı bilginin kesinliğinden daha kuvvetli ve bedîhî bilginin derecesine daha yakındır. Zira burhânî bilgi, tecrübî bilginin hiçbir zaman ulaşamayacağı zarüret derecesine daha yakın bir konumdadır.11 Kesin bilgiye ulaşmak mümkün olduğuna göre bu katîliği reddeden görüşler yanlıştır. Örneğin Friedrich Hegel’in (ö. 1831) felsefesi doğrultusunda, caiz olmayanı caiz kabul etmek, çelişmezlik ilkesini ortadan kaldırmak, muhal ve vâcib kavramını reddederek her şeyin mümkün olduğunu dile getirmek ve ilmin mutlak hakikat peşinde olmayıp iki ihtimalden her birine kanaat getirebileceğini savunmak doğru değildir. Bu düşünce, mutlak hakikate ulaşmanın muhal olduğu ve zâten insanın da buna ihtiyaç duymadığı gibi bir anlamı beraberinde getirir.12
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.