Muhammet'in vahi olarak söylediklerinin küçük bir kısmı kendi zamanında taşlar, hurma dalları, ağaç yapraklan, kemikler üzerine yazılmış, büyük kısmı da bazı kimseler tarafından ezberlenmiş. Peygamber öldükten sonra, bu ezberleyenlerden bazıları savaşlarda ölmeye başlayınca onlar tamamıyla ölüp bitmeden bunların toplattınlıp bir kitap haline getirilmesine karar verilmiş. Başta Ebubekir buna sıcak bakmamış, peygamber zamanında uygulanmayan bir şeyin sonradan yapılmasını hoş görmemiş. Fakat etrafmdakilerin zorlaması üzerine Halife Ebubekir Zeyid adındaki birine yazılı olanları toplattırmış. Ayrıca Zeyid mescit kapısında oturarak peygamberden ayet olarak kim ne biliyorsa gelip söylemesini istemiş. Böylece yazılı ve ezberde olanlar bir araya getirilerek iki ayrı kitap halinde yazıya geçirilmiş. Bunlar için kullanılan yazılı malzeme de yakılarak, kınla- rak ortadan kaldırılmış. Ebubekir öldükten sonra yazılan kitaplar Halife Ömer'e geçmiş. O ölünce de kızı Hafza almış.
Halife Osman zamanında yazılan iki kitaptaki vahiler ve sureler arasındaki farklılıkların bazı karışıklıklara meydan verdiği anlaşılıyor. Bu karışıklıkların giderilmesi için bir kurul oluşturulmuş. Bu kurulda kitaplar yeniden ele alınmış ve ezberinde olanlar toplanmış ve onların yardımı ile ayrılıklar düzeltilmeye çalışılmış, surelerde eksiklik olduğu düşünülen yerler tamamlanmış ve bugünkü şekliyle Kur'an yazılmış. Aslında bütün vahileri ezberleyen çok az kimse varmış, daha çok orasından burasından ezberleyenler bulunuyormuş. Bu ezbercilerin doğru söyleyip söylemediklerine önceleri iki tanık istemişler, ama daha sonra bunu tek tanığa indirmişler. Bu ezberciler kendiliklerinden bir şeyler söyleyemez mi? Kur'an'daki "Şeytan ayetleri" denilen ayetleri, aynı konuda kimi olumlu, kimi olumsuz, çelişkili birçok ayeti bu kimseler yazdırmış olabilir diye düşünmeden edemiyor insan.