(DİN)
[Sf.49]Halkımız ruhen ağır yaralıdır. Feci bir şekilde yaralıdır. DİN; insanın dünyaya, insanlara, tarladaki otlara olan bağlılık duygusudur. Eğer böyle bir bağlılık yoksa ne devlet, ne toplum, ne de aile var olur. Hatta insan dahi olmaz. Devlet için bu bir tehlikedir.Kitlelerin dini umursamazlığı halk için çok tehlikeli bir hastalığa dönüşebilir. Hoppa gençliğimiz liberal düşünürlerin de ısrarla dediği gibi dinsizliği düşünce özgürlüğünden sayıyorlar. Dinsizlik halkın ruhunun yoksulluğudur, hastalığıdır. Tüm bunların sonunda ise hayvan-insanlar, ahlaksızlık, kaba bir egoizm, soygunculuk ve küstah bir ahlâki rahatlık kalıyor elimizde.
(TANRI HALKIN RUHUNDA ÖLÜYOR)
Ve ben bir fani olarak sizlere, kilisenin çobanlarına sesleniyorum. Tanrı halkın ruhunda ölüyor. Bu ölümden daha feci ne olabilir? Tanrı’nın önünde kendi vicdanınıza dürüst olmak istiyorsanız etrafınızda suçlu aramayın. Bütün dinlerin sahte sofularının bugüne kadar yaptığı ve yapmaya devam ettiği gibi aydınları, felsefeyi ve bilimi suçlamayın.
(HALKA TANRI’YI VERİN)
[Sf.50] Kendinizi suçlayın!
Kendinizi tedavi edin!
Halka nasıl öğreteceğinizi öğrenin!
Tanrı’yı içinizde arayın. Sonra da halka, Tanrı ile geçirecekleri bir yaşam yolu öğretin.
Tekrar ediyorum. Gönüllerde Tanrı olmadan, halkımıza kurtuluş yok. Kilise büyükleri, sizlere olan konuşmamı bir yardım çağrısıyla bitiriyorum: Halkımızı kurtarın. Ona Tanrı’yı verin. Ölü inanç formüllerini değil, ruhlarında Tanrı’yı duyacakları canlı bir his verin.