Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

424 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
GAME OF RELATIVES
Jane Austen, hiç evlilik yapmamış bir kadın. Evlilik yapmaması onun evlilik hakkında hiçbir şey bilmediği anlamına gelmiyor, aksine yazarların o bilindik gözlem gücü sayesinde etrafından çok şey öğreniyor. Evlenmemesi sayesinde evliliğe, insanlara daha çok ilgi duyuyor. Deneyimlerini ve gözlem gücünü kurguya çevirmek istiyor, çeviriyor da. Yeri gelince yeriyor insanları, yeri gelince övüyor. Bu kitabında Austen akrabalar arasında dedikodularla, sohbetlerle, mektuplaşmalarla, ilginç olaylarla evliliği ve aile yaşantısını konu alıyor. Kısacası: Game Of Relatives Ana aile de Bennetlar. Şimdi bizim anne ve babalarımız bizim iyi bir iş sahibi ve mutlu olmamızı istiyorlarsa, o zaman da Mrs. Bennet 5 kızının evlenip iyi bir eş sahibi ve rahat olmalarını istiyordu. Buna bu kadar düşkün olmak akıllıca mı, bilmem. Fakat Mrs. Bennet'ın kötü niyetli olduğunu sanmıyorum; kızlarının evlenmelerini bu kadar istiyor: "Kızlarımdan birinin Netherfield'e şöyle mutlu mutlu yerleştiğini görebilsem," dedi Mrs. Bennet kocasına, "bir de ötekiler öyle iyi evlilikler yapsalar, dünyada başka hiçbir şey istemem." (s. 9) ''Jane on altısına bastığından beri en büyük hayali bir kızını gelin etmekti...'' (s. 313) Anneler işte, yufka yürekliler ve her istekleri çocuklarıyla ilgili. Bennetlar 5 kız kardeşler. Marry, Kitty, Lydia, Jane Ve Elizabeth. Fakat kitap Jane ve Elizabeth'in üzerinde daha fazla duruyor, Elizabeth'in üzerinde daha da fazla duruyor. Öncelikle Austen, birbirine zıt karakterleri çok iyi tasvir etmiş, çok iyi açıklamış. Zaten kitaplar zıtlıklar barındırdığında iyi değil midir? Mesela
Sefiller (Kutulu 2 Cilt Takım)
Sefiller (Kutulu 2 Cilt Takım)
kitabı birçok zıtlık barındırdığı için muhteşem bir kitap değil mi? Bu kitap da karakterlerin zıtlığı bakımından güzel. Jane yufka yürekli, çekingen, uysal iken Elizabeth nazik fakat Jane'e göre dobra, girişken ve hırçın. Zıtlıklarını şu alıntıdan anlıyoruz: ''Zavallı Jane! Onun için üzülüyorum; onun karakterinde biri bunu çabuk atlatamaz. Keşke senin başına gelseydi, Lizzy; sen daha çabuk güler geçerdin.'' (s. 147) Bir de Mr. Wicham ve Mr. Darcy zıtlığı var. Mr. Wicham görünüşte tatlı, nazik, kibar ve temiz biri, Mr. Darcy ise görünüşte soğuk, yeri geldiğinde kibar, somurtkan görünümlü. Fakat ''görünüşte''. "Zavallı Wickham; yüzünden iyilik akıyor! davranışları da nasıl cana yakın, nasıl nazik." (s. 229) Mr. Wicham, Elizabeth'e Mr. Darcy'yi kötülüyor, ona çamur atıyor. Onun sevimsiz addediyor, yanlış sözlerde bulunuyor. Burada da ona ''ikiyüzlü'' demek istiyor: ''...ama Mr. Darcy canı isteyince hoş biri olabilir.'' (s. 86) Elizabeth'te aldanıyor tabii, hiç soruşturmuyor. Hep bu ''kara çalma'' olayları duyunca aklıma şu iki alıntı geliyor: ''Buzlar kadar el değmedik, karlar kadar temiz de olsan çamur atılmaktan kurtulamayacaksın.'' -Shakespeare,
Hamlet
Hamlet
''Kötü bilinmektense, iyisi mi, kötü ol, Zaten lekeliyorlar kötü değilsen bile...'' -Shakespeare,
Soneler
Soneler
, 121. Sone Fakat Mr. Darcy'nin ne kadar alçakgönüllü biri olduğunu daha kitabın başında anlıyoruz. ''Benim de kusurlarım var, ama akılla ilgili olmadıklarını umarım. Yaradılışımı savunacak değilim... Sanırım pek sevimli değil... herkesin çok hoşuna gidecek kadar değil. İnsanların ahmaklıklarını, kötülüklerini gereğince çabuk unutamıyorum, ya da bana yönelik kabalıklarını. Kimse duygularımı kolay kolay kışkırtamaz. Yaradılışım için kinci diyebiliriz belki... Birinden bir kez soğuyunca ilelebet soğurum." (s. 61) Ayrıca bu alıntıdan da ne kadar akıllı ve hatalarından ders çıkaran biri olduğunu anlıyoruz: ''Acı verici anılar kendilerini hep hatırlatıyorlar ve onları akıldan çıkarmak mümkün olmuyor, olmamalı.'' (s. 373) Mr. Wicham'ın Mr. Darcy'yi kötülemelerine kanan Elizabeth, Mr. Darcy'den bir evlilik teklifi alıyor. Aldıktan sonra da şunları söylüyor ona: "Daha en başta, hatta sizi gördüğüm neredeyse ilk anda tavırlarınız beni küstah, burnu büyük ve başkalarının duygularına bencilce dudak büken biri olduğunuza inandırdı, size kızgınlığım öyle doğdu ve sonraki olaylarla ağır bir hoşnutsuzluğa dönüştü; sizi tanıyalı bir ay olmamıştı ki dünyadaki son erkek olsanız yine de hiçbir kuvvetin beni sizinle evlenmeye ikna edemeyeceğini hissettim." (s. 199) Bundan sonra da gerçekleri öğreniyor, Mr. Darcy ve Mr. Wicham hakkında ve pişman oluyor; böylece kitaptaki, benim için, en iyi monolog ortaya çıkıyor: ''Sonunda kendinden fena utandı... Darcy'yi de Wickham'ı da kör, taraflı, önyargılı, gülünç olduğunu hissetmeden düşünemedi.' 'Ne rezilce davrandım!" diye haykırdı... 'Ben ki sezgilerimle gurur duyardım!.. Ben ki yeteneklerimi beğenirdim! Ablamın sınırsız iyi niyetini küçümser, ayıp ve anlamsız bir şüphecilik içinde kendime hayran olur dururdum... Bunu fark etmek ne kadar küçük düşürücü!.. Nasıl da küçük düşürücü!.. Âşık olsaydım bundan daha sefil bir körlük içinde olamazdım. Ama aptalca hatam aşk değil gurur oldu. Daha tanışır tanışmaz birinin tercihi olmaktan hoşlandım, öteki tarafından ihmal edildiğime gücendim; her ikisi hakkında da önyargılı ve cahilce davrandım, aklı bir kenara bıraktım. Meğer bu ana kadar kendimi tanımıyormuşum.'' (s. 213) Bir kadın sizi Elizabeth gibi reddetse siz onu sonradan sever miydiniz? Araştırmadan, şüphelenmeden sizin pislik biri olduğuna inansa? Sonra da içinde size karşı olan nefreti hiç engellemek istemese, salsa? İşte Mr. Darcy, bu kadar âşık ve bu kadar yüce gönüllü bir insan. Ayrıca tabii neredeyse her kitap bir şeylere öykünmek için de yazılmıştır. Bu kitapta da ''muhteşem burjuvalar''a öykünüyor Austen. ''Muhteşem burjuva'' da Lady Catherine de Bourgh. Austen, böyle insanların sadece kendilerini yücelttiklerini, yardım etseler bile bunları herkesin gözüne vurduklarını, talimat verme aşkını çok güzel anlatıyor: ''Elizabeth hiçbir şeyin bu büyük hanımın ilgisinin aşağısında olmadığını fark etti, yeter ki ona başkalarına talimat verme imkânı sağlasın.'' (s. 169) ''İngiltere'de benim kadar has bir müzik dinleyicisi, hatta benim kadar doğal zevki olan azdır, kanımca. Öğrenseydim büyük sanatçı olurdum.'' (s. 179) Mr. Collins'in üç günde iki evlilik teklifi yapması ile de Austen bize insanların tutarsızlığını anlatıyor. Elizabeth bu alıntıda da bahsediyor: ''Dünyayı tanıdıkça hoşnutsuzluğum daha da artıyor; her geçen gün insan karakterinin tutarsızlığına ve akıllı, duygulu görünenlere bile güvenilmeyeceğine olan inancım güçleniyor. Son zamanlarda iki örneğe rastladım; birinin sözünü etmeyeceğim; diğeri Charlotte'un evliliği. Anlaşılır şey değil! neresinden bakarsan bak, anlaşılır şey değil!" (s. 141) Ayrıca insanların açgözlülüğünü ve o dönem insanının sadece mutluluk ve aşk istemediğini, başka şeyler de istediğinden yakınıyor: ''Mutluluğu yanında başka şeyler de isterler; serveti ve gücü artsın isterler; parası, önemli akrabaları ve gösterişi olan bir kızla evlensin isterler." (s. 143) Kim bilir, belki de bu yüzden evlenmedi Jane Austen. Kısacası, tüm kitap şu alıntıyı destekler nitelikte: ''İnsan bedeni görüntüden ibaret olabilir. Beden gerçekliğimizi saklar, ışığımızın veya gölgemizin üzerindeki katmandır. Gerçeklik ruhtur. Kesin konuşmak gerekirse, yüzümüz bir maskedir. Gerçek insan, tenin altındakidir.'' -Victor Hugo,
Deniz İşçileri
Deniz İşçileri
(s. 47) Faydam dokunduysa ne mutlu bana. Keyifli ve verimli okumalar. ÖNERİ VİDEO: youtube.com/watch?v=NSL55lO...
Gurur ve Önyargı
Gurur ve ÖnyargıJane Austen · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202375,5bin okunma
··
153 görüntüleme
Maedhros okurunun profil resmi
Maşallah. :D
Emine Karaca okurunun profil resmi
Her detayın işlenmesi çok çok güzel olmuş
Yasemin okurunun profil resmi
Yıllar önce filmini izlemiştim, çok hoşuma gitmişti. İncelemeni okuyunca kitabını da okuyasım geldi. Okuduktan sonra da filmini tekrar izleyeceğim.
Fëanor okurunun profil resmi
Okunması gereken bir kitap. Ben filmini izlememiştim, ona da bir bakayım. Teşekkür ederim. :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.