Gönderi

Bilmek
“Cal,” dedim, “kendi - kendi halkının insanlarıyla neden zenciler gibi konuşuyorsun, öyle konuşmanın doğru olmadığını bildiğin halde?” “Bir kere, ben bir siyahiyim.” “Onlar gibi konuşmak zorunda olduğun anlamına gelmez ki bu, daha iyi konuşabiliyorsun çünkü,” dedi Jem. Calpurnia şapkasını geri itti, başını kaşıdı, daha sonra şapkasını, kulaklarına kadar, aşağı indirdi. “Nasıl desem ilemiyorum,” dedi. “Jem’le ikinizin evde bizimkiler gibi konuştuğunuzu düşün -ne kadar yakışıksız kaçar bu, öyle değil mi? Eh, benim de kilisede ya da komşularımla beyazlar gibi konuştuğumu düşünün? Musa’dan bile önemli biriymişim gibi hava attığımı düşünürler.” “Ama Cal, sen onlardan daha bilgilisin,” dedim. “Bildiğin her şeyi söylemek zorunda değilsin. Kibar bir bayana yakışmaz - ayrıca, insanlar kendilerinden daha çok şey bilen birini çevrelerinde görmekten hoşlanmazlar. Sinirlenirler. Doğru konuşarak onları değiştiremezsin, kendileri öğrenmek istemelidir, onlar öğrenmek istemiyorlarsa bir şey yapamazsın, ya çeneni kapar ya da onlar gibi konuşursun.”
Sayfa 153 - SelKitabı okudu
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.