Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Oğuz Aktürk'ün Youtube Videosuna Eleştiri
Oğuz Aktürk
Oğuz Aktürk
Youtube kanalında çeşitli kitapların kesinlikle okunmaması gerektiğini belirterek aslında kendince edebiyata hizmet ettiğini veya entelektüel olduğunu göstermeye çalışırken çok önemli bir şeyi gözden kaçırmış. Öncelikle şunu belirteyim ki, eleştirilen kitapların hiçbirini okumadım yani hayran saldırısı şeklinde yaftalanmak istemem.
··2 alıntı·
518 görüntüleme
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Yine bir gün geçmiyor ki 1k’da Oğuz Aktürk gündem olmasın... shsdshskf Yorumu yazmak için sosyal medyanın en yoğun saatini bekledim, bedavaya reklamımı yapmışsınız bunun üzerine teşekkür ederim. Ben de dünden beri kanala alışılmadık bir şekilde gelen abone ve izlenme sayısını anlamaya çalışıyordum. 😀 Madem öyle şimdiye kadar ürettiğim Bunları Okumadan Ölün videolarını paylaşayım daha çok kişi görmüş olsun: 5. bölüm: youtu.be/2Ia6xxuNANg 4. bölüm (Livaneli özel bölümü): youtu.be/dR12B0gIkhg 3. bölüm: youtu.be/cZco9tl4rBs 2. bölüm: youtu.be/Rclj5apawe4 1. bölüm: youtu.be/cw421oNbC14
Atakan Orğan okurunun profil resmi
İzleyiciniz bol olsun :) Ama umarım düşünce yapınız da değişir...
2 sonraki yanıtı göster
Turhan Yıldırım okurunun profil resmi
Yazdıklarınızı birkaç kez son kelimesine kadar okudum ve söyleyeceklerimi anlayacağınızı düşünüyorum. Yazdıklarınızın çok büyük bir bölümüne katılmıyorum ve siz her ne kadar Oğuz'a hitaben yazmış olsanız da söyleyeceklerimin kendisiyle bir ilgisi yok. Oğuz'un incelemeleri, videoları beğenilir ya da beğenilmez veya kimisi çok sever kimisi de sinir bozucu bulur bunlar ayrı konular. Ama siz "Sizin gibi edebiyata dar bir perspektiften bakan kişiler" dediğinizde itham etmiş olmuyor musunuz? İnsanların YA türünü kabul etmek zorunda değil ve bu dediğiniz tür sadece bugüne ve bu kuşağa özgü de değil. Geçtiğimiz dönemlerde de eğer araştırıp bakarsanız özellikle ülkemizde çok sayıda bu türe özgü romanları bulabilirsiniz. Ve o romanların yazarlarının bugün esamesi dahi okunmuyor. Demek ki herkes yazmakla yazar olmuyormuş. Şeyma Subaşı ve türevi yazar değil ve hiçbir şekilde de yazar sıfatını alamaz. Yazmak öncelikle birikim sonra da yetenek işidir. Bugünün dünyası kuşakları X, Y, Z diye ayırıyor ama kuşakların sorunları her dönemde aynı. Benim kuşağımın materyali bilgisayarlardı bugünkü kuşağın ise akıllı cep telefonları. Sizin anlattığınız içerik için zaten postmodern edebiyat diye bir tür var. Gençlerin illa 19. yüzyıl eserlerini okumak zorunlulukları da yok ister 20. isterse de 21. yüzyıl eserlerini okuyabilirler. Çizgi-roman, bilimkurgu, distopya-ütopya edebiyatı, polisiye, mizah ve postmodern edebiyat gibi onlara hitap edebilecek okuyabilecekleri tonla tür var. Önemli olan ne okudukları. YA türünde bir eseri okuması gençlere okuma alışkanlığı edinmelerine vesile olmaz. Olsaydı ondan önceki kuşaklar okur ve ülkemizde okuma alışkanlığı , kitap satışları bu kadar düşük olmazdı. Z kuşağını çok küçümsüyor ve sanki sadece eğlencelik eserler okuyacak, YA türüne ait eserler okuyacak bir kuşakmış gibi tanımlıyorsunuz ama benim kanalıma abone olan 17 yaşındaki bir arkadaş Vüs'at O. Bener'i en az benim kadar iyi yorumluyor (Yaşım 37). Yani bugünün kuşağı da rahatlıkla iyi edebiyat okuyabilir. Her dönem için başlangıç eserleri vardır ve özellikle mizah türü bunun için biçilmez kaftandır. Gençlerimiz YA okuyacaklarına Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz gibi mizahıyla eğlendiren hem de toplumun sorunları hakkında düşündüren yazarları okuduklarında iyi edebiyatla karşılaşacaklar. Ben ansiklopedilerle büyümeme ve oyuncaklarım ansiklopediler olmasına rağmen doğru düzgün kitap okumaya 22 yaşında başladım ve ilk okuduklarım da edebiyat değildi. O zamanki ilgi alanım siyasetti ve siyaset-tarih üzerine eserleri okumaya başladım. Daha sonra Nihat Genç'in kurmaca eserleriyle yumuşak geçiş yapıp Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la devam ettim. Tabii ki bugünün gençlerine Tanpınar'ın Huzur'u, Joyce'un Ulysses'ini okusunlar ya da onlarla başlasınlar demiyorum ama Joyce'un Dublinliler'ini çok rahat okuyabilirler ya da Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Sabahattin Ali gibi yazarlarımızın eserlerini gayet rahatlıkla okuyabilirler. Okumak eğlenmek için yapılan bir eylem değildir. Ve insan her yaşta okumak zorunluluğunda da değildir. YA okuyacağına bir gencin daha geç yaşta okumaya başlamasını tercih ederim. En azından ilgi alanına göre daha iyi kitaplarla karşılaşma şansı olur. YA tıpkı hamburger gibi "fastfood"dur. Hamburger doyurmadığı gibi bu türün eserleri de insanı okur yapmaz. Kötü sanatla sanatsever olmazsınız sadece sanatı görmüş, izlemiş, okumuş olursunuz o kadar. Son olarak bizim gibi insanlar en fazla gençlere tavsiye verebilir veya yönlendirici olabilirler. Bırakınız yapsınlar bırakınız okusunlar demek düşündüğünüz yararı gençlere getirmeyecektir. Sadece onları çöp kıvamında kitaplarla tanıştırmak onları okumaktan ömrü billah uzaklaşmalarına vesile olacaktır. Çünkü büyüdükçe ilgi alanları değişeceği ve hayatın gerçekliğiyle burun buruna gelecekleri için iyi edebiyatla karşılaşınca sudan çıkmış balığa döneceklerdir. Yaş ilerledikçe YA türünde eser okuyamayacaklarına göre ortada yönelebilecekleri bir tür de kalmamakta.
Atakan Orğan okurunun profil resmi
Geçmişte YA türünde yazılan kitapların bugün esamesinin dahi okunmaması yazmakla yazar olunmuyor anlamına nasıl gelebilir? Ayrıca yazar olmak için gereken birikim ve yeteneği hangi kıstaslara göre belirliyoruz? Ülkemizde YA türü ne yazık ki gelişim gösteremedi, ayrıca yurtdışında yayınlanan YA Gerilim, Fantazi, Suç vb. türündeki kitapların Türkiye tirajları oldukça yüksek. Bu da gösteriyor ki genç okurlar YA türüne ilgi gösteriyorlar. Z kuşağını veya hiçbir kuşağı tanımlamıyorum. Ben sadece kitabın güzel vakit geçirmek için de okunabileceğini savunuyorum. Eğer dünya da sizin gibi düşünseydi Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi, Çavdar Tarlasında Çocuklar gibi başyapıtlar dahi okuyucudan ilgi göremezdi. Çünkü bu kitaplar da YA türüne giriyor. Benim gibi birçok genç kitap okumayı Harry Potter ile sevdik. Aşağıda vereceğim linkteki kitaplara göz atmanızı rica ediyorum: reedsy.com/discovery/blog/... Son olarak tanıtımı Orhan Pamuk'tan bir alıntıyla bitireyim: Kitapları kapaklarına bakarak alan okurlara ve bu okurlar için yazılmış kitapları küçümsemeyen eleştirmenlere daha çok ihtiyacımız var.
Adem okurunun profil resmi
Oğuz Aktürk denilen kişinin samimi olmadığını düşündüğüm bazı noktaları var ve bunları daha önce dile getirdim. O, onunla ilgili yazılan her şeyi takip edip sadece "işine gelene" cevap veren bir insan olduğu için mevzuları bildiğini düşünüyorum o yüzden tekrarlamaya gerek duymuyorum. YouTuber olmak, dikkat çekmek ya da diğer bir tabirle bu alanda tutunabilmenin değişik yöntemleri var sanırım. Kendisi de bir kesime, bir yazara yüklenerek onlardan daha iyi içerikler, daha iyi kitaplar okuyorum havası verip ilerlemek istiyor olabilir onun bileceği bir iş. Teknolojinin gelişmesi ile beraber insanlar okur olmaktan çok yazar olmanın peşine düşüyor bunun bir sürü nedeni olabilir. Bazıları, kitapları tutan genç yazarların eriştiği maddi düzeyi kıskanıyor da olabilir ki ülkemizde para kazanmak için neredeyse her şey mübah denilecek hale getirildik bunları burada tam olarak temellendiremeyiz daha derin analizler gerekir. Ben öğretmenlik mezunu olarak eğitimciler kısmına da değinmek istiyorum. Eğitimcilere çok şey yükleniyor aldığımız akademik eğitim çok kötü olabiliyor (benim üniversitem öyleydi) çünkü halkı cahil bırakmak isteyen bir ideoloji ilk önce eğitim sisteminin ve eğitimcinin içini boşaltır ve şuan ikisini de becerdiler eğitim sistemi tamamen boş, yeni yetişen eğitimci "bilinçli" ise kendi çabaları ile ayakta durmaya çalışıyor bunları da gözden geçirmek gerekir. Kitap okuma alışkanlığını kazandırmak için macera-polisiye, gerilim-korku türündeki romanlar önemli, kısa öyküler de olabilir. Ama bir çocuğa kaliteli eserler ile okuma alışkanlığı kazandıracak genel manada ne aile ne eğitim sistemi ne de arkadaş çevresi var. O yüzden 1000kitap tarzı siteler ya da hakkını verip kaliteli içerik üreten YouTuber'lar önemli olabilir. Bu sitenin de içi boşaltılıyor. Ama elimizi taşın altına koymamız lazım bu eylemden de çıkar beklememek gerekir. Z kuşağından birinin nitelikli eserlere ulaşmasını istiyorsak Az bilinen ama nitelikli olan gençlik eserlerini, yazarlarını tanıtmayı becerebilmeliyiz. Bunun için de birikimli, araştırmacı bir okur olmak gerekiyor. Dünya ve Türk klasiklerini önermeyi de geçelim artık ezberci bir sistemde ilk önerilen onlar oluyor. Z kuşağı çoğunlukla küçümseniyor halbuki bu akışkan çağı bizden daha hızlı takip ediyorlar. Kimse onları dinlemiyor sürekli bir öğüt verme yoluna gidiyor insanlar. Ben etrafımda olan gençleri dinlemeye çaba gösteriyorum. Araştırmacı ruhlarının devreye girdiği vakit ne kadar iştahlı olduklarına da şahit oluyorum. Üç beş kötü yazarın kitabını okuyan bir genç okur doğru kitaplarla buluşturulursa okuma kültürüne daha sıkı tutunur. Bizim birey olarak bunu başarmamız lazım. Kanalımızda dikkat çekmek için ya da çıkar sağlamak için bunu yapmamamız gerekiyor.
Elif okurunun profil resmi
Öncelikle güzel tespitleriniz için sizi tebrik ederim. Evet ben de bazı kitapların okunması için bir zamanı olduğunu düşünüyorum, özellikle gençler yeni yeni edinmeye başladıkları okuma alışkanlığında klasiklerle sıkılabilirler, okunsa bile çok iyi seçilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun dışında bu konuda bazı eğitmen arkadaşlarımın da gençleri yanlış yönlendirdiklerini düşünüyorum. :)
Atakan Orğan okurunun profil resmi
youtu.be/tW_zwiy7HIk Konuyla ilgili bir YouTube videosu hazırladım. İncelerseniz sevinirim :)
Niçeda okurunun profil resmi
Kendi popülerliğini artırmak için bu yola başvuruyor. Toplumumuz maalesef ki bir şeyleri dışlayan, yok sayan ve kaba üslup ile terkin edilen yorumlamaları çok seviyor. Hele ki bu yazarların seveni fazlaysa ya da sevmeyeni azınlıktaysa bu sevmeyenler sevenlerden daha büyük bir kitleymiş gibi var güçleriyle yermek için çabalıyorlar. Bu sefer yeren taraf güçlü gözüktüğü için kaymalar oluyor. Olmasa da bu hınç ve güç gösterisi izleyicinin hoşuna gidiyor. Edebi amacı olduğunu düşünmüyorum, tamamen çıkarcı bir politika.
J okurunun profil resmi
Video’yu izlemedim ama söylediklerinize katılıyorum. İngiliz Dili ve Edebiyatı bitirmiş bir kişi olarak yazıyorum bunları. Çocukluğumdan beri kitap okumayı çok seven biri olarak “edebi” kitapları okumayı hiç sevmezdim. Eskiden sınıflarda kitaplıklar olurdu ve orada bulunan Gulliver’ın Gezileri, Beyaz Diş, Vahşetin Çağrısı vb gibi herkesin okuduğu kitapları okumazdım, sevemezdim bir türlü. O zamanlar tek okuduğum kitap Robinson Crusoe’ydu. Daha sonra ortaokul lisede, Özellikle bir kitap zorla okutulunca kapağını bile açmak istemezdim ki ben günde 300 sayfa romanlar bitiren bir kişiydim (polisiye vb türlerinde). Daha sonra üniversitede bölümümü seçtiğimde bizlere çocuk kitabı olarak okutulan Gulliver’in Gezileri, Robinson Crusoe, vahşetin Çağrısı vb. kitapların aslında hiç de öyle göründüğü gibi basit kitaplar olmadığını, bir tanesini bile analiz ettiğimizde içinden çıkardığımız konuların ve verilmek istenen mesajların fazlalığını gördüm. Edebi, aşk vb. eserler okumayan ben Muhteşem Gatsby, Gurur ve Önyargı, Kızıl Damga ve niceleri gibi eserleri okudum hem de büyük hayranlıkla. O kadar değişik ve neredeyse her türde kitaplar okudum ki hem ufkumu genişlettim hem de her türden zevk almaya başladım. Yani demem o ki her şeyin bir yeri ve zamanı var aslında. Bizlere küçükken okutulan ağır edebi eserler nedeniyle ne yazık ki bazı arkadaşlarımız okumaktan soğuyor, halbuki kişiye seçimler sunulmalı ki kendi yolunu çizip kendisi keşfedebilsin böylelikle okusun. Zaten küçükken kazandırılması gereken şey okuma alışkanlığı, çok abes konular olmadıktan sonra zevk alınan ve anlayabildiği ne varsa okusun insanlar, bu şekilde ileride okuyacakları eserleri kavrama ve bundan haz alma kapasiteleri de artacak zaten.
Atakan Orğan okurunun profil resmi
Kesinlikle katılıyorum. Bunu bir merdivene benzetebiliriz. Merdivenin üst basamaklarına (felsefe, klasikler vb.) çıkmak için çocuk kitapları, sonrasında YA türünde kitaplar çok gerekli. Sizin gibi İngiliz Dili ve Edebiyatı bitirenler hem Türkçe hem de İngilizceye hakim oluyor. YA türü kitapları okuyup, analiz edip bu topraklara uyarlayarak harika kitaplar çıkarabilirsiniz. Sevgiler...
Kaan okurunun profil resmi
Öncelikle her insan davranışında çıkar söz konusudur. Bundan dolayı hiç kimse kendisini Z kuşağının, halkın, ezilenlerin vesaire yılmaz savunucusu olarak lanse etmesin derim. Tabiki gönülden bir davaya katılanlar vardır. Bunlar davayı içselleştirirler. Ama gerçekten bu davadan kişisel hiç mi çıkarı yoktur, bunu ciddi manada sormak gerekiyor. Bununla birlikte kişinin kendi çıkarının olmasi da kötü bir durum değildir. Eğer böyle olmasaydi homo sapiens olmazdı. Sürekli toplumsal yönümüze vurgu yapılır. Evet, bu da çok önemli lakin toplumun oluşumu da aslında bireyin çıkarı için değil midir. Sonuçta, sorun kişinin kendi çıkarına bir iş yapması değil, kendi çıkarı hiç yokmuş gibi davranarak sanki herhangi bir grubun, sınıfın vesaire iyiliği için kendini feda ediyor, kendisinden feragat ediyor, salt onlar için bir şeyler yapıyor imajı çizmesidir. Bence bu samimiyetten oldukça uzak bir görüntüden başka bir şey değildir. Herkeste Z kuşağına nasihat verme, onlara 'doğru' yolu gösterme tutkusu aldı başını gidiyor. Rehberlik hizmeti çok önemlidir. Malesef okullarımızda bu branşin ehemmiyeti ve kalitesi hep vasatın altında kalmıştır. Belki de bundan dolayı da herkeste 'rehber' olma arzusu peydah oldu. Ancak, insanın bir başkasına rehber olabilmesi için önce kendi kendine bir rehber olmasi gerekmez mi. Bunun için önce kendini keşfetmek gerekmez mi. Bunun için de önce kendini geliştirmek, pişmek gerekmez mi. Zannederim bu işlemler artık çok hızlı olmakta ve nasıl 40 gün gibi çok kısa sürede civcivler tavuk oluveriyorsa, insanlar da 40 gün bile sürmeden 'rehber' oluveriyorlar. Öte yandan bana kalırsa her şeyin ama her şeyin mizahi yapılabilir. Lakin başta hedef, Z kuşağına rehber olmak olarak konulursa ama içerikte onların seçimleriyle dalga geçmeye varırsa iş, başta hedeften uzaklaşılır. Zaten bu kitapları okumayan gençlerin takdirini kazanabilirsin ama hedef onlar değil ki. Hedef bu kitapları okuyan gençler. Ama bu gençlerin seçimleriyle dalga geçilerek onları daha çok bu kitaplara itmiş olunmuyor mu. Hepimiz genç olduk. Bir kendi gençliğini düşünsün herkes lütfen. Hangimiz bize dayatilan veya bizim seçimlerimizle dalga geçen birinin dediğini yapmisizdir. Bilakis daha da gicigina o seçimlerde ısrar etmisizdir. Bu yüzden eğer hatalıysaydi seçimlerimiz, ondan geri dönme süremiz uzamis olurdu. Yok hedef bu değilse, o zaman istenildiği kadar dalga gecilsin veya mizaha alınsın. Ama bu sefer de bir insan mizaha aldığı, dalga geçtiği veya sert ve alaycı eleştiriye tabi tuttuğu konulardan dolayi aynı tonlara varan eleştiri, alay, dalgaya alınma ve mizaha alinmaya kendisini hazirlamalidir. Kimse Tanrı değildir; bir insan her şeyi ve herkesi yerecek, dalgaya ve mizaha alacak ama kimse de ona karşı bir şey demeyecek. Ya da diyenler otomatikman düşman olmakla, sözüm ona meyve veren ağacı taşlamakla, kimi atasözleri vasıtasıyla köpek olmakla vesaire itham edilecekler. Yine sürekli sanki birini mağdur ediyorlarmis gibi lanse edilecekler. Peki bu ülkenin başına ne geliyorsa kronik mağdurlardan gelmiyor mu. Kendisi Tanrılik kompleksi yaşayan insanların kendilerine en ufak bir eleştiride veya mizaha alinmada gözleri yaşlı magduriyetleri nedeniyle olayın içinden zeytinyağı gibi ayrilmalarina şahit olunmuyor mu. Mağdur olmak var bir de mağduru oynamak var. İkisini birbirine karıştırmamak gerekir. Ama malesef sıklıkla bu ikisi birbirine karıştırılır. Sonuçta bu durumdan nemalanan kronik mağdurlar türer. Bunları bir kenara koyacak olursak, Z kuşağının kendilerine kronik magdurlardan bir rehberlik hizmetine ihtiyacı yok. Z kuşağının kendilerinin seçimlerini yine sanki kendilerinin faydası için alaya alacak insanlara ihtiyacı yok. Onların kendi seçimlerini özgürce yapmaya, bu seçimlerden dolayi yere düşmeye, düştükleri yerden kendi çabalarıyla kalkmaya ihtiyaçları var. Bu nedenle bence: BIRAKINIZ OKUSUNLAR, BIRAKINIZ DÜŞSÜNLER.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Samet Ö. okurunun profil resmi
Tek kelimeyle, "Prim"
41 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.