Kadına karşı ayrımcılığın ve şiddetin yerleşik kültürel değerlerle meşrulaştırılması, esas itibariyle kadın-erkek eşitliği kavramına karşı bir yaklaşımı da beraberinde getirir. Bu durum ise devletleri uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmekte isteksiz ve başarısız kılar.