Gönderi

Gayet açık Antisemitistlere bakış açısı!
Ne var ki tüm bu kırıtkan tahtakurularını sevmiyorum, sonunda ‘sonsuz' tahtakurusu kokana dek, ‘sonsuz’u koklama hırsları doymak bilmeyen bu tahtakurularını sevmiyorum; yaşamın tiyatrosunu oynayan yaldızlı mezarları sevmiyorum; bilgelik kisvesine bürünmüş ve “nesnel” bakan yorgunları ve yıpranmışları sevmiyorum; saman kafalarını görünmez kılan bir ideal külahı giymiş, allanıp pullanıp kahraman görünümü verilmiş tahrikçileri sevmiyorum; çileci ve rahip olmaya soyunan, ama aslında acınası birer palyaçodan başka bir şey olmayan ihtiraslı sanatçıları sevmiyorum; şu en yeni idealizm spekülatörlerini de sevmiyorum, bugün gözlerini Hıristiyanca-Arice-dar kafalıca deviren ve en bariz tahrik yolunu, ahlakçı edayı, her sabrı tüketecek kadar kötüye kullanarak halkın tüm ahmakça yanlarını ayağa kaldırmaya çalışan şu Antisemitistleri (bugünün Almanya’sında her tür düşünsel sahtekarlığın başarıya ulaşıyor olması, Alman tininin artık yadsınamaz ve şimdiden elle tutulur hale gelmiş olan çoraklığı ile ilintilidir; ben bu çoraklığın nedenini salt gazete, politika, bira ve Wagner müziğinden oluşma bir beslenmede ve bu perhizin ön koşulunu oluşturan şeyde arıyorum: önce, milletçe bir daralma ve kendini beğenmişlik, kuvvetli ama dar bir ilke olan “Almanya, her şeyin üstünde Almanya” [Deutschland, Deutschland über alles] ilkesi; sonra da, “modern fikirler”in paralysisagitans’ı [titreyerek çözülme, Parkinson hastalığı]).
·
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.